Bu hafta sonunun yazısının sırası gelmeden önce geçen hafta sonunu yazalım.
İlk kez gittiğim bir yere gittik. İlk amacımız Kartepe'de kayak yapmaktı. Sonra baktık havalar sıcak tatil olsun kömürden olsun dedik gittik. Burnumuzun dibindeki bu bölge için coğrafi bilgim sıfırmış. Herkesten duyduğum Maşukiye meğer Kartepe'nin eteklerindeymiş. Sapanca gölü ise bu bölgenin enfes manzarasıymış. Üstelik Maşukiye'de dere varmış, minik minik şelaleler varmış. Hava da şurup gibiydi, mayıs ortalaması diyeyim siz anlayın.
Kayak planladığımız için Hazal'ı götürmemeye karar vedim ama ne karar.. Her gün değişti fikrim. Netice de hem anneannesi hem de babaannesine emanet edip gittik.
Önce oteli bulduk, Maşukiye'den Kartepe'ye çıkarken
Motali otelinde kaldık. Otel yeniydi, temizdi, odamız çok büyük ve ferahtı. Bun ların yanında hizmet hiç iyi değildi. Hizmet değil para odaklıydı. Ben bir daha tercih etmem çünkü bu şekilde yaklaşımdan hiç haz etmem. Odaya eşyamızı bıraktığımız gibi dağ yoluna gittik. Yol üzerinde
Manzara Restaurant'ta arkadaşlarımızla buluştuk ve kahvaltı ettik. Serpme kahvaltıydı bence başarılıydı. Tekrar tercih edebilirim. Zaten açık büfe kahvaltı sevemiyorum. Kahvaltı dedin mi masana menemenin sıcak sıcak gelecek.
Manzara'daki soframız
Güzel kahvaltının ardından tepeye çıktık. Otel tarafına gitmedik. Tabiat parkı tarafına gittik. Çocuklar karda bol bol oynadılar. Kar dediğim de ne kar ne buz, böyle sulu vıcık vıcık bir kar. Tabii Ayaz her milimine kadar ıslandı. Yedek ayakkabı almamak gibi bir hata yapmışım, botları kurutana kadar canım çıktı. Kendime yedek almışım ama :)
ilk gün karlarda Ayaz
soba başı
Hemen oradaki kulübede kuruduk ve bir şeyler içtik. Soba başı harikaydı, tam da kedi gibi uyumalık. Sonra tekrar otele döndük, biraz dinlendik. Bu arada diğer arkadaşlarımız da geldi.
Akşam yemeğine Maşıkiye'de
Vadi Restaurant'ta yedik. Herkes et tercih etti, gayet lezzetliydi. Ortam da çok güzeldi, zaten sitesinden görebilirsiniz. Yine hizmet pek iyi değildi ki bu bölgenin özelliği de bu olsa gerek.
Ardından biraz yürüyüş yaptık ve otele döndük. Genç kızlar bir odada toplandı ve çocuklar da onların yanına kaynadı. Biz de bahçede zar zor bulduğumuz içeceklerimizle sohbet etti. İşte Hazalı iyi ki getirmemişim dediğim anlardan biri buydu.
İkinci gün otelde vasat bir kahvaltının ardından yine Kartepe'ye çıktık. Bu kez biraz da yürüdük çünkü karlar iyice erimişti. Ayaz yine süper ıslandı tabii ki :) Olsun tadını çıkarsın. Sonra da otelden eşyalarımızı alıp Maşukiye'de
Şelale Restaurant'ı tercih ettik. Yine ortam çok güzeldi. Hava da güzel olduğu için dışarıda oturduk. Orada da akşamı ettik. Zaten inanılmaz bir kalabalık vardı başka yerde arabayı bile bırakamazdık. Burası biraz yolun sonunda olduğu için ve günlük turların da kalma vakti olduğu için yer bulduk. Yemekler güzeldi, hizmet de o kalabalığa rağmen diğerlerinden iyiydi. Kadın bir garsonumuz vardı, becerikli ve hızlıydı onun başarısı da olabilir. Hatta bence öyle. Yine giderim, yalnız hijyen beklemeyin.
Bütün hafta sonunu Hazal'ı keşke getirseymişim iyi ki getirmemişim ikilemiyle geçirdim. Şuanda yürüyemiyor, emekliyor. Bu da bir bebeğin tatile çıkmak için en zor zamanı bence. Hem hareketli hem de hareket alanı olmayacaktı.
Neticede buraları nasıl kaçırmışız, evden topu topu 1,5 saat uzaklıkta. Bundan sonra hele baharın da gelmesiyle daha sık geliriz diye düşünüyorum.
İlk ayrılık mı, o da bir daha ki yazının konusu olsun bakalım.