Güle oynaya bitirdiğimiz birinci sınıfın ardından ikinci sınıfta beklediğimizi bulamadık. Olmadı, o yazdığım sosyal faaliyet derslerinin hepsi kaldırıldı. Zorla satranç dersini tekrar aldırabildik ama o da sil baştan başladı. Bir önceki yıl öğrendiklerinin üzerine hiçbir şey katılmadı.
Okuldaki bu değişimden herkes etkilendi. Öğretmenler etkilendi, personel etkilendi, öğrenciler etkilendi, veliler olarak biz de çok etkilendik tabii ki. Öğretmenimiz yine aynı özveriyle çalıştı çabaladı. Biz sınıf olarak, veliler olarak da çok iyi bir hava yakalamıştık üstelik. Ancak okuldaki değişikliklerin gözlemlediğimiz bazı olaylardaki yansımasına kendimizce katlanamadık.
Ne okulun ilk günü mü?
Zaten 4. sınıftan sonra göndermeyi düşündüğümüz okulla görüştük, değerlendirmeler sonunda da Ayaz'ın kaydını şimdiden oraya almanın faydalı olacağına karar verdik.
Ayaz'a da bu arada gaz verdik. Tipik bir başak burcu olan oğlum alışkanlıklarına ve rutinine çok bağlıdır. Bu değişikliği ona anlatmak zor olmadı aslında çünkü mantıklı olarak açıkladığın her şeyi güzelce kabul eder aklına yatmışsa. Yine de yüreğini rahatlatmak o kadar kolay olmadı.
Okullar kapanır kapanmaz bu planı devreye soktuğumuzdan Ayaz'ı da yeni okulu ile hemen tanıştırdık. Bütün süreci o da bizimle yaşadı. Fiziksel olanaklar onu etkiledi tabii ki ve biraz daha olumlu bakmaya başladı.
Sonra okullar açıldı ve ilk geri dönüşler harikaydı, hem Ayaz'dan hem de öğretmenlerden ve idarecilerden. Zaten sıcakkanlı bir çocuk olduğu için içim rahattı arkadaş bulabileceğini biliyordum ama yine de bir yerlerde korkum da vardı. İlk tepkiler Ayaz sanki hep bu okulun öğrencisi gibi hissediyoruz ve o da bize aynı şekilde karşılık veriyor olunca çok mutlu oldum tabii ki. Yine de ardından gelecek bombaya oldukça hazırlıklıydım. İlk 2-3 hafta sonra o yeni gelen ilgisi ve havası da geçince bir demotivasyon oldu. Bunda çok büyük etken de yabancı dilin Fransızca olması ve Ayaz'ın olaylara Fransız kalmasıdır :) Ardından hemen özel ders almaya başladı, Fransızca takviye.. Şükürler olsun öğretmeniyle çok iyi bir senkronizasyon yakaladılar ki bu da okula motivasyon olarak geri döndü.
Yazı da uzadıkça uzuyor ama bahsetmeden geçemeyeceğim iki konu var. Ayaz kendi içinde bu olanlarla öyle güzel başa çıktı ki gurur duydum. Hemen maşallah diyeyim.
Birincisi; iki yıldır native İngilizce öğretmen ile özel ders yaptığı için bu konuda arkadaşlarından önde olması onu rahatlattı ve bunu açıkça dile de getirdi. Haftada iki saat olsa da başkalarının senden yardım istemesi iyi bir şeydir. Hele de sen her gün Fransızca için birilerine muhtaçsan.
İkincisi; oyun kurmayı oynamaktan çok sever bizimkisi. Burada da bir oyun kurmuş. Birkaç arkadaşıyla bir grup olmuşlar, Ayazca diye bir dil icat etmiş. Teneffüslerde herkese Ayazca dersleri verip sınav yapıyordu. Ben matematik mühendisiyim ama bunun psikolojide bir karşılığı olduğuna neredeyse eminim. Bir karşı duruş, bir can simidi ne bileyim bir çıkış yolu..
Şimdi bunlar geçti, Fransızca'da da hızlıca yol aldı. Farkı kapatmadı ama kendi işini kendi görüp ödevini kendi yapabiliyor en azından.
Hala farklı alışkanlıklardan gelen durumlar olabiliyor ama adaptasyon bence tamam. Küçük çaplı bir travma atlattıysa da üstesinden gelmesini bildi. Biz de oğlumuz için kendimize göre en iyisi olsun derdindeyiz ne de olsa hepimiz gibi :)