26 Kasım 2013 Salı

inci minci birinci I

Geleneğe uyarak, ay bunları unumayayım yazayım dediğim muhabbetlere böyle başlayalım..

Dün gece alışıla geldiği üzere Ayaz'ın yatağında anne oğul yatıyoruz ve uyumaya çalışıyoruz. Evet ben de çalışıyorum çünkü baş ağrısından muzdaripim. Ancak Ayaz oğlan biraz kestirmiş hemen tutturamıyor uykuyu. Durup durup dedi ki;

Ayaz: Anne ben büyüyünce kiminle evlenicem biliyor musun?
Ben: (eyvah benden vazgeçti başkasını buldu en sonunda, bu kadar mı erken!!!) Kiminle oğlum?
Ayaz: Seninle evlenicem, (daha önceki anneyle evlenilmez açıklamaları sonucu bir es ve)yani senin aynından bulucam, aynı senin gibi bir kadın bulucam onunla evlenicem.
Ben: (rahatlamış) Tamam oğlum bakarız buluruz :)
Ayaz: Ama ben evlenince, yani sen babaanne babam da dede olunca sen de bizim evde yaşayacaksın.. Sen, babam, anneannem, babaannem, dedem hepimiz..
Ben: Tamam oğlum, sen kocaman bir ev alırsın biz de geliriz, ben senin çocuklarına bakarım karınla sen işe gidince..
Ayaz: Annecim, bizim ev de büyük, koltuklar var, anneannemin odasında yatak var..
Ben: (canımın içi, ev de değiştirmeyecek zaar)

Küçükcük dünyada kendine göre büyük hayaller, anne-oğul aşkı, hepsi birarada.. Ben de bu sevgini tadını çıkarıyorum doyasıya..


25 Kasım 2013 Pazartesi

yağmurdan kaçarken..

Bu sabah, okula biz bıraktık.. Nasıl da mutlu oluyor okula biz bırakıyoruz diye anlatamam.. Uzun bekleyişin ardından gelen yağmıurla birlikte, daha yeni geçen hafta ona hediye ettiğim şemsiyesini de kullanabildi.. Alın size bir mutluluk sebebi daha..


Çocuk olmak ne güzel aslında.. Marifet çocuk olmakta değil de çocuk kalabilmekte midir yoksa?

Bütün haftasonunu birlikte geçirebildik, önümüzdeki haftasonu böyle olamayacak malesef. Çok yoğun bir hafta ve haftasonu beni bekliyor.

Cumartesi komşumuz Ayaz'ın biricik kankasıyla birlikteydik. Önce Demirkan bize geldi, sonra hepberaber dışarı çıktık, dönüşte yine Demirkan bize geldi. Artık gerçekten büyümüşler bunu anlıyoruz gözlemledikçe.

Pazar bu sefer Ayaz biraz onlara gitti. Akşam da Selen bebeği görmeye gittik. Evden çıkmasak evimizde otursak dedi bizimki. Birlikte olabilmek, olduğuna şükretmek gerek, çocuklardan ders almak gerek. Bugün bunu farkedebilmek de güzel..

İyi haftalar..

22 Kasım 2013 Cuma

bir ki bir ki..

İşte burada da yazmışım Ayaz hala kardeş istiyor..

Hiçbir zaman tek çocuk düşünmedim, düşünmedik.

Ayaz doğduğunda çalıştığım iş yerim kurumsal, yöneticilerim de oldukça anlayışlıydı. Zaten daha sonra da işler kötüye gitti, iş yoğunluğum azdı. Çalışan anne olarak evim-işim çok yakındı. Şimdiki aklım olsa o zaman bir tane daha yapardım diyorum. Ayaz doğmadan hemen önceki zamanlarda da arka arkaya yaparım diyordum. E ne oldu da peki yapmadın be kadın! O ilk bebek, alışmak, zorluklar aklımın ucundan bile geçiremedim o zamanlar.

Sonra işten ayrıldım herkes hemen yap bir tane dedi, dedim şimdi hamile olsam iki sene çalışamam iş bulamam. Ülke gerçekleri bu.. Ben üç bilemedin dört ay sonra kurumsal hayata dönmek istiyorum. E ne oldu peki, iki sene kurumsal hayata filan dönmedim. Oğluşumla özgürlüğün keyfini çıkarttım.

Şimdi döndük kürkçü dükkanına, geldik kaç yaşına, yeni işe başladık, üstelik ne gecem ne gündüzüm ne haftasonum, çalış babam çalış.. Birinin yüzünü görmiyorum ikinciyi nasıl görürüm?

Oğlum ben sana kardeş, bize evlat istiyorum da gel de sen ayıkla pirincin taşını bakalım veledovski..

Dönüp dönüp Ayaz'ın 1-3 yaş arasındaki videolarını izliyoruz. Allah'ım ne güzel ne tatlı dönemler, bayılıyoruz karı-koca.. Baktık oğlan da bizimle beraber izliyor. Zaten bizimle olsun da nasıl olursa olsun yetiyor ona bu aralar hasretten. Saonra bozulmaya başladı mı bizim ki?

Kendi kendini de kıskandı ya ben artuk daha nediyeyim be yavrum. Sen daha beni babanla paylaşamıyorsun, kardeş paylaşmanın kralıdır daha bilmiyorsun..

21 Kasım 2013 Perşembe

çalışan anne vol bilmem kaç?

İki koskoca seneyi oğlumla birlikte geçirdim. 2-4 yaş arası çalışmayan anne gibi birşeydim. Evet freelance çalışıyordum ama proje dönemleri olmadıkça zamanımı ona göre ayarlayabiliyordum.

İlk sene zaten evdeydi kuzum kızanım. İkinci sene ilk kez kreşe giderken, o sancıları atlatırken yanında olabildim. Çok şanslıyız. Derken devran döndü dolaştı, kurumsal hayata dönme kararı alındı. E oğlan da artık okulluydu..

Bir giriş yaptım pir giriş yaptım. Evle işin uzak olması da cabası dedik mi? Oğlanın yüzünü göremez oldum..

Tabii zamanı geldi Ayaz en sonunda deyim yerindeyse sukoyverdi..

İşte ben de bu laflar unutulmaz yazılır dedim:

Ayaz: Anne böyle iş olmaz, her gece geç geliyorsun, senin kokunu içime çekemiyorum! (Anne erir biter)
Anne: Neden annecim, geceleri birlikte uyuyoruz ya.. (Evet gecenin iki-üç saati birlikte uyuyoruz, uykunun başında ya da sonunda)
Ayaz: Olmaz ama, o iş yerindeki şımarık arkadaşlarına söyliycem, annem bu saatte çıkacak diycem!
Anne: (yukarıdan gelen bir ilham ile) Oğlum seni anlıyorum, gel sarılalım..(yumuşatmaca)
Ben de seni çok özlüyorum, yine de çalışmak çok güzel, annenin çalışması da çok güzel. Biliyorum birlikte vakit geçirelim istiyorsun, o zaman şöyle yapalım. Akşamları geç yatma, sabah erken kalkalım birlikte vakit geçirelim, birlikte kahvaltı edelim..
Ayaz: Olur :)

O günden beri Ayaz akşamları 7'yi zor bulur oldu. Okulda uyutmamalarının da tesiriyle zaten uyuyakalıyordu ama kendini uyandırıyordu. Şimdi erkenden uyuyor, sabah saat altı dedimi kalkıyoruz ana-oğul..

Ben de öğrencilik dönemlerine geri döndüm çünkü annem bizde, hafta içi Ayaz'ı o okula götürüyor ve alıyor, yani bizde ikamet ediyor. Oh ekmek elden su gölden, yemekler hazır, çocuğumun da karnı tok sırtı pek..

Yoğunluk mu? Umarım geçicidir, aslında çaktırmayalım ama pek memnunum, çok özlemişim ofis ortamını..

o benim dünyam..

Bakalım bu sefer neye niyet neye kısmet olacak..
İşte beni dünyamın son hali..

 
 
Kendisi bugüne bugün 4 yaşını geçmiş bir "Abi".. Evet böyle diyor minik kuşum.. Şaşırdın galiba annecim ben çocuk muyum ben abi oldum!