Olaylar şu şekilde gelişti.
Biz mutlu haberi hemen vermedik tabii ki, öncelikle en riskli sürenin geçmesini bekledik. Zaten bebek haberini kendimiz de epey geç öğrendik.
Önümüzde babaanne ve dedeye yapılacak süpriz bir Antakya seyahati vardı. Tabii bunu da Ayaz'a söylemedik ki süprizi kaçmasın, biraz heyecanlı bir tip de kendisi.
Babasıyla birlikte beni iş yerinden almaya geldiler, havaalanına doğru yola koyulduk. Koyulunca da ilk süprizi açıkladık "Antakya'ya gidiyoruz". Zaten babaannesini çok özlemişti, hatta son günlerde sayıklıyordu, havalara uçtu. Fıkır fıkır, zevkten dört köşe uçağa bindik. Havalandıktan biraz sonra Ayaz her zaman ki gibi desibeli arttırınca babası "Çok bağırma kardeşin korkabilir" dedi. Bizim ki de anemin karnında bebek yok ki dedi. Olduğunu öğrenince de delirdi. Ne kadar sevindiğini anlatamam.
Annecim ben iki süprize de çok sevindim ama en çok kardeş süprizine sevindim dedi durdu. Yolda sıkıca tembihledik ki hemen söylemesin bebek haberini. Önce Ayaz'ın gelmesinin sevincini yaşasınlar doya doya sonra da söyleriz müjdeli haberi. Kapıyı çaldık, şok oldular. İnanamadılar Ayaz'ı görünce. Daha ayakkabılarını çıkarmadan bizimki anne söyleyeyim mi, anne çok heyecanlandım demeye başladı. Beş dakika dayanabildim baskılara ve nasıl istersen dedim, hemen ağzındaki baklayı çıkardı. Açıklama cümlesi de şu şekilde
Ayaz: Annem bebek doğuruyor
Babaanne: Ne zaman
Ayaz: Şimdi!!
Böylece haber yayıldı.
Çok fazla üzerinde konuşmuyoruz, Ayaz sorunca, merak edince cevaplıyorum mümkün olduğunca sorularını. Ortak oluyorum hayallerine. Daha kendim alışabildim mi acaba bana soran var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder