Annelik zaten bir yetememe, yetişememe ve vicdan azabı hali, ne yapsak hep daha iyisini yapmak istediğimiz. Bazen durup kendime söylüyorum zaten yapıyordun diye. Bazen durup düşünüp hakkımı verdiğim de oluyor.
Benim tarzıma gelirsek, ben rahat olmaya çalışan bir anneyim. Rahat diyorum bak geniş değil. Çocuklarıma mümkün olduğunca serbest alan bırakmaya çalışıyorum. Nasıl anlatsam, gece dışarıdayız mesela aman da benim çocuğumun uyku vakti geldi hadi bana iyi günler diyerek kalkmıyorum. O günün getirdiği oysa biraz geç yatabilir. Evdeysem yatma vaktine, yemek vaktine, ne yediğine çok dikkat ediyorum da tatildeysem kaydırabiliyorum. Koşullara göre esnetebiliyorum bazı şeyleri.
evdekiler için günlük rutin
Listelerim var, günlük düzenlerim var, Ayaz'ı böyle büyüttüm ben çalışırken. Herşeyi planlıydı evdeyken.Yapacak başka bir alternatif yokken günlük rutini neyse o yapılırdı. Hazal için bir türlü oturtamıyorum ama ona annem bakıyor ve annelere bunu anlatmak zor oluyor. Tatillerin bitmesini bekliyorum. Bitince bastıracağım.
Yere düştüğünde ellerini hemen yıkamıyorum mesela. Lavabo yoksa ıslak mendille de idare ediyorum. O gün muz yiyecekse ama evde yoksa kayısı da yediriyorum, merak etmeyin çocuğa birşey olmuyor.
Bu şekilde yapmak benim tercihim, anneliğin kendine eziyet etmek olmadığını düşünüyorum. Küçük minik kelebeğiniz o gün yoğurt yiyememiş olabilir. Bu sayede biz Ayaz'la, 15 aylıkken, 10 gün Avrupa tatili yaptık. Meyve ve hazır mama dışında hiçbirşey yememişti, pardon bir de Burger King. Taktım mı hayır, çok nadir olacak bir durumdu.
Kısaca ben böyleyim bir başkası öyle. O iğneleyici bakışlar hiç ama hiç hoş değil onu söylemek istedim. En iyisini ben yaparım, çocuğuma en iyi ben bakarım, hiçbirşeyini ihmal etmem söylemleri.. Cık cık cık.. Hiç kimseye yakışmıyor bilesiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder