18 Mayıs 2010 Salı

İlk Hastalık


Ne kadar soğukkanlı olsam da, ne kadar bunlar yaşanacak desem de bebeğimin hasta olması içimi yaktı, kavurdu. Çok belli de edemem ben bu gibi şeyleri, yapılması gerekeni yapar, etraftakileri sakinleştirmeye çalışır hep içime atarım.

Önceki postta da özetlemiştim zaten. Şimdi bu ateşli hastalık sırasında neler yaptık nelere dikkat ettik onu yazalım.

Ayaz'ın durumu:
  • Oğlum -maşallah- hiç zorluk çıkarmadı. Bol bol uyudu. Halsizlikten ve ateşten başını bir oraya bir buraya koyup yatiyordu zaten.
  • İlk iki gün iştahı iyiydi ama sonradan kapandı. Ben süt var yok dinlemeyip sürekli emzirdim. İyi olduğunda, sütüm de artmıştı emzire emzire :) Zorlamadım yedirmek için. Dediğim gibi emzirerek takviye etmeye çalıştım.
  • Önce tatil, sonra hastalık dolayısıyla yanımda yatmaya alıştı sıpa-siva..
  • Süzüldü tabii.. Döküntüler de bittikten 3-4 gün sonra kendini toplayabildi.

Nasıl başa çıktık:

  • Başa çıkmak söz konusu değil tabii de, ateşle mücadele verdik diyebilirim.
  • Ateşi -koltuk altından- 39.5'lara kadar çıktı.
  • Ateş 38 derecenin üstünde olduğu sürece 6 saatte bir doktorumuzun önerisiyle Tylol(Aslında Calpol önermişti ama yanımda Tylol vardı. Doktor fark etmeyeceğini söylediği için Tylol'e başladık) verdik. En sık 4 saatte bir verebileceğimizi söyledi doktorumuz ama buna gerek kalmadı.
  • Ancak Tylol ateşi ancak 38 derece civarında/üstünde tutabiliyordu, 38'in altına çok nadiren indi. İstanbuldaki ilk gecemizde, ilacı verdiğimizin üstünden henüz 3 saat geçmişken ateşi 39'un üstüne çıkınca yine doktorumuzun önerisiyle İbufen verdik. İbufen işe yaradı ancak ateşi 36'nın da altına düşürdü. Bu kez ben yine korktum tabii. Bir daha İbufen vermedik, ateş de bir daha 39'un üstüne çıkmadı.
  • Calpol(Tylol) ve İbufen dönüşümlü olarak kullanılabilir bence en güzeli. Zaten doktor da öyle dedi. Ancak bir günde ikisinin toplamı beş defayı geçmeyecek şekilde vermeliymiş. Ayrıca ateş 39'u geçmediği sürece İbufen'e gerek de yok sanırım. Çokkkkk etkili gerçekten.
  • Ateşin tavan yaptığı gün ikinci gündü.
  • Pazartesi doktora gittik ve dışkı ile idrar tahlili yaptırdık. İdrarda lökosit sayısı biraz fazla çıktı ki bu da hasta olduğunu gösteriyor işte :) Ne olduğunu anlamak için kan tahlili gerekiyor ki, doktor mecbur kalmadıkça yaptımayalım dedi, biz de sevindik.
  • Aslında tecrübeli olsak bir gün daha doktora gitmeden bekleyebilirdik, böylece ne olduğu anlaşılırdı ve ne biz ne Ayaz hastanelerde helak olurdu hasta hasta.
  • Doktorumuz ilk günden itibaren genellikle bebeklerde ateşin üç gün süreceğini de söylemişti ki bizimki de üç buçuk gün sürdü.. İkinci gün gibi de 6. hastalık olabileceğini söylemişti.
  • Pazar ve pazartesi de ateş gittikçe azalarak devam etti. Pazartesi akşamı bitti.
  • Salı günü biraz döküntü oldu, ancak çarşamba tam olarak döküntüleri gördük ve 1-2 günde döküntüler de geçti.

6. Hastalık dedikleri:

  • Üç gün yüksek ateş, peşinden ateşin kesilmesiyle birlikte vucütta pembe pembe döküntüler yapan hastalık.
  • Virütik bir hastalıkmış ve bir kere olduktan sonra hayatın boyumca bağışılık kazanıyormuşsun.
  • Uçuğa neden olan virüsle aynı aileden geliyormuş baş belası.
  • Bu döküntüler kaşıntı da yapmadı Ayaz'da. Duyduğum kimsede de yapmamış. Var mıdır istisnası bilemem.
  • Ayrıca doktorumuz 6. hastalıkta İbufen kullanımının ateşte büyük düşüşe neden olabileceğini de söylemişti, dikkat derim..

Not: Resimde oğluşumun döküntülerini görebilirsiniz dikkatli bakarsanız, ancak neşesi yerinde.. Baygın halinin de resimleri vardı ama buraya koymak istemem..

Önemli Not: Ben doktor ya da uzman kişi değilim. Sadece kendi yaşadıklarımı paylaşıyorum. Burada yazdıklarım kimseyi bağlamaz, beni de bağlamaz :), mutlaka kendi doktorunuzla konuşarak buna göre hareket edin.

Kendime Not: Kullanım koşulları hazırlayarak oraya refere etsem iyi olacak sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder