4 Haziran 2010 Cuma

Oğlum, mesafeler, gelişim..

Oğlumun babaannesi ve dedesi Antakya'ya gidince dün itibari ile anneannesi takviye kuvvet olarak geldi. Berrin Teyzesi ile her ne kadar iyi anlaşsa ve onu sevse de, bu kadar yakınların sevgisi daha farklı oluyor bence. Kan çekiyor diyebilirim. Bunun yanısıra Ayaz kalabalığı da çok seviyor. Benim evde olmadığım sırada haftada en az iki gün anneannesi ya da babaannesi, dedesi oluyor.
* * *
Eskiden deseler ki küçük bir yerde yaşamak ister misin, asla derdim. Şimdi bunun değerini anlayabiliyorum. Keşke küçük yerlerde olsak, sevdiklerimizle yakın otursak. Hepsine annelere, babalara, abilere, kardeşlere en fazla yürüyerek on dakika olsa.. Kuzenler bir arada, çocuklar istediğinde yalnız kalınabilen kalabalık ailelerde büyüseler. Sonra ne zaman böyle düşünsem, ailelerinden çok uzakta, başka şehirlerde, başka ülkelerde yaşayanlar geliyor aklıma. Nankörlük ediyorum diyorum. Napalım, insanoğlu böyle hep daha iyisini, daha güzelini istiyor.
Daha önce Oğuz yeğenim, canım elimde büyümüş olsa da çok zaman geçtiğinden sanırım bazen Ayaz'ın gerçekten ne kadar çabuk büyüdüğüne inanamıyorum. Her gün başka bir yenilik, başka bir gelişim, aldı başını gidiyor en minik bitaniş..
* * *
Çok güzel el sallıyor, alkışlıyor, bir de "vavava" diyebileceğim bir oyun yapıyor. Emekleme desen artık ulaşmak istediği yere -büyük çaba gerektirse de- ulaşabiliyor. Bir hafta en geç on gün içinde ayaklarımızın altında dolaşır tahminen. Oyuncaklardan daha çok zevk alıyor. Herşeyi anladığınıysa neredeyse eminim.
* * *
Dışarı çıkmayı hep seviyordu, ancak şimdi bayılıyor. Son iki kez çıktığında biri çarşamba öğlendi, babasıyla birlikte eve uğrayıp onu da alıp pazara gittik. Sonra da hemen orada bir fabrika satış mağazası var ona uğradık. Pusetini yanımıza almadık. Babası kucağında dolaştırdı. Ne mız mızlanma, ne de herhangi bir başka kelime çıktı ağzından. Sadece her yeri inceledi. Aynı akşam üstü babaannesi ve dedesi gelmişlerdi, onu alıp bahçeye indirdiler, yine kucakta. Tepki yine aynıymış, inceleme, inceleme.. Zaten uzun zamandır her gün dışarı çıkarmaya çalışıyoruz ama şimdiye kadar Berrin Teyzesinin çıkarmasına gerek görmüyorduk. Şimdiden sonra en azından öğlen uykusundan önce bir saat kadar onun da çıkartmasını isteyeceğim sanırım. Ancak kalabalık olmadığı sürece bahçe yeterli olmayabilir. Bu yüzden parka götürüp orada vakit geçirmelerini isteyebilirim. Çünkü küçük çocuklar daha da ilgisini çekiyor. Evimize yakın iki tane park var aslında. Bir de bunlara ilave olarak evimizin hemen dibindeki lisenin tam gün olan anaokulunun minik parkı var. Tabii bu park çok daha güzel, akşamları da bir şekilde oraya girmenin planları peşindeyim.
* * *
Kendimi, günümü tekrar planlamalı ve akşamları eve gittiğimde Ayaz'dan başka uğraşacak işler bırakmamalıyım. Eskiden ne güzel pazar günleri haftalık yemekleri yapar, hafta içi de bir-iki ekle takviye ederdim. Süt iznimin son üç ayında ki bunun bir kısmı da izinle oğlumla geçecek zaten, son saatlerimi daha çok oğluma ayırabilmeliyim.
* * *
Aynı zamanda Ayaz'ın gününü, oyunlarını, gezmesini de yeniden planlamalı ve mutlaka yazmalıyım.
Daladan dala atlayan ve yazarken aynı anda da düşündüğüm bir yazı oldu. Bu da böyle olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder