22 Ağustos 2011 Pazartesi

sütçüüüüüü...

Tarih dün akşam..

Israrla semizotu yemeyen Ayaz'a başka yemek de verilmeyeceği annesi tarafından bildirilir(O kadar da katı değilim canım, bir güzel salatalıklar, pideler yenmiştir, ne çok toktur ne de aç). Anne kırk yılda bir otorite kurmak ister.

Tabii o otorite anneannesi tarafından yıkılır. Ayaz köftelerle bir güzel beslenir. Annesi de o zaman süt yok, bu gece yatarken de gece uyanınca da süt içmeyeceksin der.

Yatılan yataktan üç kez "mama"-"yiyecek misin oğlum?"-"edet" diyaloğuyla mutfağa gidilir ama yenmez.

Dördüncü numarayı da nne yemez hadi bakalım yatıyorsu bir daha mutfağa gitmek de yok deyince, Ayaz yatakta ayağa kalkar, ayak ucuna yürür "Anneanne, anneanne... dütt düttt" şeklinde sen yapmazsan anneannem yapar edasıyla seslenir. Bak şu bücüre ya, gülsem mi ağlasam mı şaşırıyorum.. Tatlı uyanık..

Ama savaştım, otoriteyi yıkmadım-yıktırmadım. Sabah altıya kadar vermedim o sütü.

Ceza mı ceza, yapılan hareketle doğrudan da ilişkili bir ceza? İçim cız da etse bız da aklımı dinledim kalbimi değil. Bu kadar katı olmasa da biraz daha aklımı dinlemeliyim hepimizin ruh sağlığı için.

Zaten gece sütünü tekrar kesebilmek için bahane arıyordum iyi oldu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder