Oğlum, bu hafta her sabah ben giderken ağlıyorsun. Hatta benim hazırlanmaya başladığımı farkettiğin anda mızıldanmaya başlıyorsun. Giderek şiddeti arttırıp ağlayarak paçalarıma sarılıyorsun. Dibimden bir saniye bile ayrılmıyorsun. Çok üzülüyorum, içim parçalanıyor ama biliyorum ki herşeyi anlıyor, sadece içgüdülerine yenik düşüyorsun. Hangi anne bebeğinin gözündeki yaşlara kayıtsız kalabilir ki! Yine de her seferinde soğukkanlılığımı korumaya çalışıyorum. Seni öpüp koklayıp, konuşup öyle çıkıyorum. Yalnız bu sabah öyle olamadı. İçime oturdu. Tam ben sinirime yenilmek üzereydim ki baban kendi sinirine yenildi, biz vedalaşamadan çıkmış oldum. Onu da o kadar iyi anlıyorum ki. Bu durum hepimizi geriyor. Umarım bu dönem de en kısa zamanda biter.
Aklımda endişeler var. Gece uyumamanın, sabah bu gözyaşlarını dökmenin ve on gündür sürekli benimle aynı odada olmak istemenin, yanımdan bir dakika bile ayrı kalmak istememenin suçunu yine kendimde arıyorum. Okuyorum, araştırıyorum. Ben oğluma güven veremedim sonucuna varıp yine ve yine kendimi suçluyorum.
Bu on günün tek istisnası iki gündür göremediğin babana kavuşmanın heyecanıyla dün akşam ben nerdeymişim takmadan uzun süre babanla oynamandı. Bu yüzden bu sabahtan da oldukça ümitliydim. Ümitleri suya düşmüş bir anneyim şimdi.
Seni çok seviyorum, bunlar da geçecek biliyorum.. Geçsin biran önce..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder