Evde olduğumuz zamanı değerlendirdik tabii ki. Hem çocuklu hem çocuksuz :)
İşten ayrıldıktan yaklaşık bir buçuk ay sonra, karı koca ektik çipimizi, çıktık ikinci balayına.. Önce üç gün Paris, oradan her biri bir gün süren Frankfurt, Düsseldorf, Köln üçlüsünü içeren bir tur yaptık, bir de bunların arasına günübirlik Amsterdam sığdırdık. Paris'te bir arkadaşımızın, Almanya'da da başka bir arkadaşımızın yanında kaldık.
Resimler ve geziden detaylar serinin bir sonraki postunda..
Ayaz'dan bahsetmek istiyorum. Yirmialtı ayını doldurmadan ilk uzun ayrılığımızı yaşadık. Yokluğumuzda babannesinde kaldı kuzucuk. Daha önce de birkaç gece kalmıştı, sorun olmamıştı. Ancak bunların hepsi birer gecelik ayrılıklardı. Bu kadar uzun olacağını tahmin etmemiştir sanırım.
Paris'teyken sabah ve akşamları skype ile bağlandık. Daha sonra ancak günde bir kez telefonda konuşabildik. Tabii her seferinde "anne gel" demekten eksik kalmadı ama keyfi de gayet yerindeydi. Hergün çikolatalar senin, sakızlar benim tüm yasakları yıkmış. Günde bir yedi dediler ama bilemiyorum. Özellikle dede ve amca tarafından desteklendiğine emin bile sayılabilirim. Afiyet olsun.
Gezmişler, Ada Defne'yle buluşmuşlar, hatta o gün benimle telefonda bile konuşmadı. Herşey gayet rahatmış yani. Ayaz bana aşırı düşkün olmasına rağmen, böyle zamanlarda hiç zorluk çıkarmıyor. Hem kendi karakterinden kaynaklanıyor hem de bizim hiçbir zaman yalan söylemeyip kaçmamamızın da etkisi olduğuna inanıyorum. Yalan yok dediysek, bir hafta gezmeye gidiyoruz demedik tabii iş için gidiyoruz dedik çocuğum, burada biraz yamuk yapmış olabiliriz.
Ayaz'da durum şu, ben varsam beni ister ve gözden kaybetmez, ben yoksam gitmem gerektiğini kabulleniyor heralde ve sorunsuz keyfine bakıyor.
Bendeyse şöyleydi; ilk önce kendimi nasılsa hatırlamayacak, hem orada da çok iyi vakit geçirecek, hepimize değişiklik diye telkin ettim. Çalışan annelikten evde anne olmaya geçmenin verdiği his vicdanımı inanımaz rahatlattı. Nasılsa hep beraberiz diye düşündüm. Çalışınca zaten çalışıyorum, diğer tüm vakitlerimi oğluma ayırmalıyım duygusu var.
Ayaz'a dönersek, geldiğimizde yüzünde gördüğüm ifadeyi anlatmam imkansız. Mutluluktan delirdi. Sonra da hiç gitmemişiz gibi hayatımıza devam ettik. Üzerinde herhangi bir etkisini görmedim. Sanırım onda da artık evde olmamın verdiği mutluluk ağır bastı.
Ana fikir olarak, gidin gezin anneler/ babalar. Bünyeye de ruha da çok iyi geliyor. Bırakın veletleri de anneanneleri, babaanneleri, teyzeleri kim varsa biraz şımartsınlar. Hem çocuklar da tatil yapmış gibi oluyor hem siz enerji doluyorsunuz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder