Çarşamba akşamı Ayaz'a dandik bir terlik aldık, sevdiği tiplerden ama marka filan yok. İdare etsin dedik. Eskileri küçüldüğü ve diğerlerini de sevmediği için terliksiz dolaşıyor. Gerçi yenilerini de giymiyor, az biraz yani. Biraz büyük görmüşüz çocuğu gittiler babasıyla küçüğünü almaya. Gitmişken de oradayken gördüğümüz kılıcı da almışlar. Ağzı kulaklarında geldi bizimki. Geldi de ne oldu? Baba kılıcın kabını çıkar dedi, babası da kabı yok ki dedi. Demesiyle susturulamayan bir ağlama başladı. Neymiş efendim o kaplı kılıç istiyormuş. Yok ne desek yok. Şeytan diyor al kılıcı at camdan aşağı.. Eski usul yani. Valla ne yaptım nsıl yaptım da sakinleştirdim hiç hatırlamıyorum. Al sana iki yaş sendromu, üstüne biraz evde uslu uslu otururken çalışmaya başlayan baba ve özellikle de anne.
Dün de işe giderken nereye gittiğimizi sen biliyorsun dediğimde, biliyorum kılıcıma kap almaya gidiyorsunuz deyince, akşam eve gelirken tam bir buçuk saat kaplı kılıç aradık. Neyseki değdi gözlerindeki ışıltıya.
Aslında hep böyle bartan tipler değiliz. Yokluğu da bilsin istiyorum ama elimizde değil işte bazen oluyor efendim. Ne yapmalı, nasıl yapmalı kararsız kalıyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder