Şehir tiyatrolarının çocuk şenliğini de kaçırmadık tabii, komşularımızla üç büyük, üç küçük bugün oynayan "Boncuk" isimli oyuna gittik. Kağıthane Sadabat Sahnesi/ Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi'ndeydi oyun. Daha önce bu sahnede bir de "Uğur Böceği" oyununa gitmiştik. Sahne tahmin edeceğiniz gibi ufak. Bu tarz salonlara ne deniyor bilmiyorum ama şöyle, sahne zeminde, üç tarafında koltuklar var, koltuk sıraları yukarı doğru ve arkalıkları yok. Sorun değil tabii, çocuklar için düzenlenmiş. Oyunların her ikisi de 30'ar dakikaydı. İlkini seyrettikten sonra Ayaz iyi vakit geçirmesine rağmen "Tiyaro ne zaman başlayacak, perde ne zaman açılacak?" diye sordu. Canım benim, o perdenin büyüsüne kapılmış demek ki şu yazımda anlattığım oyuna gittiğimizde. Bu kez de daha giderken, "Örtülü tiyatroya mı gidiyoruz?" diye sordu.
Oyunlar pek süper diyemeyeceğim ama çocuklar yine de iyi vakit geçiriyorlar. Ancak ilk gittiğimiz oyundaki gibi büyülenmedi Ayaz'ım her ikisinde de. Artık iyice tiyatro kültürüne alıştı, sessiz ve uslu, elinden geldiği kadar katılımlı seyrediyor. Yalnız bugün ücretsiz olduğu için çok kalabalıktı, kucağıma almak zorunda kaldım ki ikimiz de pek rahat edemedik, sonlara doğru gitti merdivene oturdu da rahatladık.
Oyun başlamadan bir görevli gelip mahalle ağzıyla büyüklerin çıkıp çocukların oturmasını söyledi. Gerçekten bir çocuk 3-4 büyük gelenler vardı. Yerden göğe kadar haklı olsa da uslubu çok çirkindi. Böyle bir ortama hiç yakıştıramadım, sonra çok kibar bir hanım daha gelip o da aynı uyarıyı insan gibi yaptı ve sorun çözüldü. E tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır dememişler mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder