24 Mayıs 2014 Cumartesi

biz taşındık..

Uzun süren arayışlardan, uzun bekleyişten sonra kendimize göre içimize sinen, bütçemize de uydurabildiğimiz bir ev bulduk ve memleketime İstanbul'un Anadolu yakasına yerleştik.

Hem bir çok yenilikler, ilkler yaşandı bizim için hem de bir çok ilklerimizi geçmişte bıraktık.

Çok çok duygusal bir yazı yazabilirim ama öyle olsun istemiyorum.. İçinden neşe mutluluk taşan bir yazı olsun istiyorum.

Aydınlık, cılvıl cıvıl, oğlumun büyümesini isteyeceğim gibi bir yer. İmkanlarından faydalanabileceği,  daha serbest olabileceği bir ev bizim için. İşe gitmek için daha geç çıkabileceğim, eve de daha erken gelebileceğim bir ev. Dileklerim gerçek oldu. Sonunda bizim oldu. Evlenip gelin geldiğim, anne olduğum evimden de ayrılmış oldum. Hep çok ağlarım diye bekledim ama birkaç damla gözyaşı dökebildim. Ya telaştan o kadar duygulanmaya vaktim olmadı ya da artık büyüdüm bilemiyorum.

Oğlumun yeni evinde kurabiye yaparken görüntüleriyle başbaşa bırakıyorum..

 
Ayaz: Annecim bir fikrim var bugün benim istediklerim olsun yarın senin istediklerini yaparız.
Ben: Tamam
Ayaz: !!! :)))
Ayaz: O zaman kurabiye yapalım, ben yapıcam ama
Ben: Tamam
 
Not: Bazen böyle beklemediği anda ters köşe yapmak o kadar güzel oluyor ki tavsiye ederim..
 


Ertesi gün..
Ben: Oğlum hani bugün benim istediklerim olacaktı?
Ayaz: Annecim bugün hem senin hem de benim istediklerim olsun..
Babası: Vay uyanık..


Daha anlayamadığını çok sarsılacağını sanmıştım ama çok güzel bir kendi kendini telkin mekanizması var. Hem yeni evi çok sevdi, hem de oradaki arkadaşlarını özlüyor biliyorum. Yine de memnun. Minnoşum benim.

23 Mayıs 2014 Cuma

gündem..



Bu günlerde böyleyiz.. Aslında uzun zamandır ruhumuz böyle ama özellikle son bir senedir delirmenin eşiğindeyiz. Her daha fazlası olamaz dediğimizde daha da fazlasını daha da beterini yaşıyoruz. Benim için son bir yılda memleketin halinin özeti bu. Tam biraz umut derken daha da dibe gidiyoruz. Gelecekte bizi nler bekliyor bilemiyorum. Ateş düştüğü yeri yakar ama ateşin düşmediği ocak bırakmamaya yeminliler. Herkesin her evin ocağında var bir ateş, kendileri hariç.. Bu zamanlarda Türkiye ile ilgili herhengi bir günün gazetesini okumak yeterli yazdıklarımı anlamak için..
Oysa ne çok şey vardı yazmak, sonuna kadar yaşamak istediğim. Uzun zamandır beklediğim gerçeleşen.. Hangimizin eli vardı ki yazmaya.. Yazacağım ama iyi sayılabilcek koşullarla yaşadığım için içimdeki vicdan azabını susturmaya çalışarak..
Bu günlerde böyleyiz..