haftasonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haftasonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2017 Salı

hafta sonu..

Cumartesi ne yaptigimizi simdi hatirlamiyorum desem? Evdeydik sanirim sebebi bu :)

Pazar gunu ise pek bir hararetli gecti. Su listeye ekleyebilecegim bir etkinlik de yaptik bu arada. Arkadaslarimizla Masa ile Koca ayi muzikaline gittik ve uzgunum ama ben hic begenmedim. Hazal bayildi, agzi acik izleri cunku ikinci tiyatro deneyimi ve o cizgi filmi cok seviyor. 5 yasindaki Melissa da sevdi. Ayaz ve Demirkan, 8 yas erkekler icin pek cazip degildi ama izlediler ne begendik ne begenmedik diye bir tepkileri olmadi. Bilet fiyatlarini dusunursek bence cok gereksizdi, iyi ki indirim sitelerinden birinden almisiz.

Oyundan umdugumuzu bulamadik ama Mehtapcigimla bir araya gelmek ve cocuklari bulusturmak her zaman mutluluk

tiyatro gormus masum koylu

Ardindan bir kahvelik firsatimiz oldu, hava da birden acinca saldik cocuklari Uniq'in bahcesine, biraz guncelledik birbirimizi.

tabaklari cok sevdim 💓

Pesinden hemen yakindaki babannelerinin dogum gununu kutlamaya gitttik. Zaten cocuklar dogum gunlerine doyamiyor, yoksa sadece benimkiler mi?

pasta Yuzbasi Ayaz tarafindan getirildi


O palto uzerinden cikmadi butun gun, evet evde de :) Pazartesi de apoletleri sokulmesin diye okula giymeye kiyamadi.

Bir hafta sonunu da boylece yedik. Bakalim haftaya neler var acaba?


4 Aralık 2017 Pazartesi

hafta sonu..

Biraz da hafta sonundan mi bahsetsem? Aralik basi bahar havasini goren Istanbullu instagrami ele gecirdi. Biz de eksik kalmadik tabii. Gerci story cikti cikali ben normal foto koymaz olmusum :)

Cumartesi basketten ciktigimiz gibi babaannelerini ve yengelerini de yanimiza katip solugu Masukiye'de aldik. Cok da guzel yaptik. Biz Masukiye'de restorantlarin oldugu bolgede biraz ileride Selale Restaurant'i tercih ediyoruz. Tercih ediyoruz dedigim 2. gidisimiz zaten ama ortam guzel ve ferah, cocuklar icin genis alan var.


Hii! Araba koltuguna oturtmamislar cocugu! Yaptik iste bir eski usul affediverin. Bu seyahatimizde babaanne koltugunda istirak etti kucuk hanimefendi :)

Su asagidaki foto Kartepe'ye cikarken Sakli Vadi'de cekildi. Boyle yamaca dogru sallaniyorsun senin de bir icin cekiliyor! Bence nefis birsey. Bir dahaki sefere burayi da deneyebiliriz cunku calisanlar cok sempatikti, ufak bir cocuk oyun alani var kapali kisimda. Cay ictik yemekleri denemedik.

  Ogullarini yamaca dogru ittiren aile! Ya sallanirsin ya kilicimin tadina bakarsin :)

Burasi oyle ortada bi otelin onu, uygun bulduk poz vermek icin

Burasi da Selale Restaurant( Yaramazlik icinde var)

Pazar gunu ogleden sonraya kadar daha bir dinlenerek gecti ve iki cocugum da uyanikken kitap okudum yeayyy. Sonra hepsini parka gonderdim. Kuzenimin aileye yeni katilan bebegini gormeye gidecegimiz icin Ayaz'i geri cagirdim. O gelmek istedi cunku. Hazal'a alternatif sunamadim. Bahcede kaldi ablasiyla. Biz kactik. Mis gibi bebek kokusunu icimize cekip donduk.

Mutfaktan bir kare ve tabii ki hepsi onun

Pazar gununun akillarda kalan diyalogu soyle gelisti;
Hazal: Anne ben bahceye ciktim, sen kitap okudun. Sonra ben eve geldim sen yoktun. Seni bulamadim.
Anne: Evet canim benim, ben migrosa gittim bak sana bunlari aldim. Tabii ki hepsi senin. (yoksa gezmeye filan gitmedim sensiz)

Yalanci ve cocugunu ekmis gezmeye gitmis, ustune bir de kokorec yemis, alisverisini de yapmis anne olarak icim rahat ve huzurlu bir sekilde, bebelerimle ilgilendim. Yani birinin eline ipad digerine telefon verip bir sonraki gunun yemegini hazirladiktan hemen sonra!!!

Iyi haftalar!


26 Nisan 2016 Salı

hafta sonu..

Cumartesi günü abimlerle annemde buluştuk. Çocukların çocuk bayramını kutlamak için desem biraz abartı olabilir tabii. Program kendi kendine gelişti. Önce Hazal'ı emanet edip yengemizi alıp Ayaz'ı İngilizce dersine götürdük. Senoş'la bize de bedavadan Üsküdar'da gezecek 1 saat kaldı böylece. Acele tarafından bir kaç mağaza gezildi, 40 yıllık kasabımızdan etler alındı. Meşhur Üsküdar fırınlarından birinden çaylık bir şeyler alındı. Hop Ayaz dersten alındı :) Gittik tekrar anneme.. 1 saat kadar muhabbetten sonra Senoş'la aldık çocukları parka götürdük. Ayaz ve Hazal ilk kez birlikte kaydılar.

ağabey, kardeş kaydıraktan kaymaca

Mest oldu tabii ikisi de. Kimse parktan çıkmak bilmedi. Ayaz bir su isterim krizine girdi. Onun dışında bir yaramazlık yok. 

ağabey, kardeş sallanmaca

Parklardaki kaydırakların elektrik üretmesinden hiç hoşlanmayan Emir kaymadı, onun yerine Hazalla salıncak sefası yaptı. Bizimki istese sallanabiliyor ama istemiyor. Oturduğu gibi salıncağa önündeki emniyeti açıp iniyor.


iki kuzen eğlenmece

Hep Hazalın gönlü yapılmadı, iki kuzen birlikte de parkın tadını çıkarttı. Parktan sonra hemen oranın çarşısını gezdik, işte ne bileyim kuru üzüm istediler, içecek istediler, su istediler, çevirme tavuk istediler hepsini aldık. İstekler de insaflıydı zaten. 

Döndük anneme, Yediler oynadılar, gece sekiz civarı herkes yollandı evine.


bu video pazar günü meşhur zürafalı parktan :)

Pazar günü önce gösteri için okula gittik, sonra planımız Barış Manço'nun evini ziyarete gitmekti, sözüm vardı Ayaz'a. Trafiğe bakalım dedik gitmek ne mümkün? Bazı yollar kapalı olduğu için kalanlar da kilit olmuş.

İkna ettik oğlumuzu, gittik burnumuzun dibindeki zürafalı parka. Parkta zürafa şeklinde bir kaydırak olduğu için adı böyle kaldı. Buz gibi havada bir de dondurma yedi mi keyfine diyecek kalmadı. 

Peşi sıra ödevlerini bitirmek kaydıyla istediği kadar tv hakkı verdim kendisine, Bir ara benimle fasulye ayıklarken görüldü. Hafta sonu da böylece bitti.

Minik kuş mu? Ona zaten ne kadar o sokak o kadar mutluluk demek :)

İşte çocuklar gibi şen olmak bence bu demek..

15 Mart 2016 Salı

hafta sonu..

Cumartesi genel rutinimizde geçti. Sabah Ayaz'ı dedesiyle birlikte havuza bırakıp biz babaannesine geçtik. Sonra dedesinin doğum gününü kutlayıp Ayaz'ı bu kez İngilizce dersine bıraktık ve eve döndük. Çıkışta ben aldım ve birlikte alışveriş yaptık, evde ödevleri tamamladık.. İple ertesi sabahı çektik. Çünkü pazar günü planımız Demirkan'a gitmekti..

Pazar da Önce yüzme ve babaanne ve öğlen Demirkan'a kavuşma. Benim oğlum çok duygusal ve aidiyet duygusu çok yüksek. Daha arabayı park ederken "ayyy canım Ayazağa ormanı" diyor. Mutlaka eski markete uğruyoruz. Kont ve Tarçın'a bakıyoruz ki bu kez maalesef yoktular. Çok mutluydular. Tabii Mehtap ve ben de. Sonra ben gidip Hazal'ı aldım, başta rahat hasret giderelim diye götürmemiştim.

Hazal zaten Melissa'nın peşinden ayrılmadı. O da ortalarda oynadı ve top sürmek için bir kaç adım attı, sonra bir kaç adım daha attı ama o kadar. Pazartesi sabah da bir iki adım attı. Az kaldı yani yürüyecek ama çok sağlamcı. Hemen tutunuyor ya da oturuyor.

Sonra o güzel akşamı o kötü gündemle kapattık. Şimdi bunları yazıyorum ama hepimiz gibi içim kan ağlıyor ve düşünerek bir çıkar yol bulamıyorum.

8 Mart 2016 Salı

hafta sonu..

Bu hafta sonu Ayaz yüzme kursuna gitmediği için oldukça serbesttik. İngilizce dersini de pazar öğleden sonra öğretmeninin evinde ve tek başına aldı. Çok mutluydu meleğim.

Cumartesi günü bütün gün evde olma isteğim ev halkı tarafından reddedilerek, yakınlardaki Doğa Park'a gezintiye çıkıldı. Şaşırdım çünkü genelde tersi olur.

cumartesi yürüyüşü ve Hazal'ın pusette durduğu nadir anlar..

Pazar ise Ayaz'ın ilk merkezi sistem sınavı vardı. Bilsem sınavına girdi ve 15 dakikada çıktı. Gerçi hepsi birlikte çıktılar.

gençler sınavdan çıkıyor..

Eve döndük, Ayaz'ın ders saatinde Üsküdar'a geçtik. Ayaz'ı derse bırakıp küçük bir Üsküdar turu yaptık. Et ve sakatat alışverişimizi hallettik. Canım Üsküdar ne kadar güzelsin.

Sonra Ayaz'ı alıp dedeme uğradık çok sevindiler. Hazal ilk adımlarını dedemde attı. Bu da tarihe not olsun. Sehpaya doğru 3 adım attı ki salak annesi göz göre göre sehpaya giden çocuğu tutmadığı için kafayı cam sehpaya donklattı. Buzlar muzlar, hemen eve gidip doktorun abisine verdiği jelden de sürdük, fazla bişey yok hafif şişlik ve morluk.

Hay bin kunduz, nasıl yaptı ben bunu. Ucuz atlattık yine, ya patlasaydı ya da daha kötü birşey olsaydı. Daha da uzun süre yürümez heralde.




23 Şubat 2016 Salı

hafta sonu..

Her zamanki gibi pek bir hareketli aksiyon dolu hafta sonunu geride bıraktık. Cumartesi sabahı baba ve oğulu yüzme kursuna yollayarak başladım hafta sonuna. Sonra aman boşver işi gücü dedim. Uyku vakti gelene kadar minnoşumla oynadım. Sonra onu uyuttum ve yine boşverdim ben de uyudum. Şimdi bile ne iyi yapmışım diyorum. Evin erkekleri dışarıda karınlarını doyurup sadece Ayaz'ın çantasını almak için uğradılar ve İngilizce dersine gittiler. Ben de o arada kızımla birlikte toparladım ortalığı.

Sonra Hazal'ı uyutup hazırlandık akşam için, sonra da dersten Ayaz'ı da alıp eşimin teyzesine gittik. Kalabalık aile çok güzel bir akşam geçirdik. Zaten bizim ufaklar hem kalabalık hem aile biraradaysa bayılırlar, tadını çıkartırlar.



Hazal uyumadı o gürültüde ve eve dönerken uyudu yaşasın. Pazar günü de bu kez ailecek karşıya gittik, Ayaz'ı dedesi havuza götürdü biz de babaannesine gittik.

Oradan tekrar bizim yakaya Hazal Hanıma doğum günü için kıyafet aramaya alış veriş merkezi gezmesi yaptık. Neyse ki o işi de hallettik.

Bu hafta bizim kutlu doğum haftalarımızdan biri :) Şimdi hazırlıklar başlasın.. İyi haftalar..

14 Eylül 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Bu kez hafta sonu yazısı perşembe gecesinden başlıyor. Anne tarafımdan en küçük kuzenimizi evlendirdik.

düğüm mekanımız çok güzeldi, boğazda yalı.. daha ne olsun :)

Hazal Hanım & Anneannesi

Hazal da ilk kez bir düğünde arz-ı endam etmiş oldu. 19:30 gibi gittik, nikaha da yetiştik. İki saat kadar sonra da gelin odasında Hazal'ı emzirip uyuttum. Sonra 23:00' te biz kalkana kadar bir daha da uyanmadı. Eve gelince uyandı. Sabah oldu zannetti. Bizden 1,5 saat kadar sonra da abimler bize geldi. Onlara da bol bol gülücük dağıttı. Bu arada Ayaz eve gelir gelmez uyumuştu :)

annem & teyzem & ben & yengem

cuma delikanlılar havuz keyfinde.. 

Cuma çocukların keyfi olsun diye ben de havuza girdim. Hava güzel olmasına rağmen su buz gibiydi. Oradan da çıkıp toplantıya gittim. Sonra da dönüp Emir Hakkı'nın doğum gününü kutladık.


çocuğa oyuncak alınır :)

 süslü güzel

Cumartesi İkea'ya gittik evdeki kızlar olarak. Dönüşte küt oynadık, ben kazandım. Pazar günü Efe'nin 1. yaş gününü kutladık. Oradan aynı zamanda nikah şahidimiz olan bir aile dostumuza ziyarete gittik. Dönünce de Efe'nin doğum gününe gelenlerin bir kısmı bize geldi. Bu hafta Hazal'ı bol bol süsledim, bu kıyafeti haftaya üzerine olamayacak ne de olsa. Çok çabuk büyüyor.

Çarşambadan beri ek gıdaya ufak ufak geçiş yaptık. Üç gün öğleden önce meyve verdik. Cumartesi sebze çorbasına da geçtim. Daha yemeyi bilmiyor kuzucuğum. Özellikle şeftaliyi çok sevdi bu da tarihe not olsun.

Herkese iyi haftalar.


24 Ağustos 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Bu hafta sonumuz da oldukça sakin geçti. Cuma gününü evde yemek ve hafta sonu için atıştırmalık hazırlıklarıyla geçti. Yine bu kekten yaptık, oğlumla birlikte ilk kez poğaça yaptık, başarılı oldu ama az oldu. Ayaz'la yine cuma günü kurulan minik pazarımıza gidip bol bol meyve aldık.

Akşam ben çok sevdiğim arkadaşlarımla(eski iş yerimden kadim dostlarım) yemekteydim, her birimizin doğum gününde yemeğe çıkıyoruz adet olarak. Ben yemeğe Hazal'ı da götürdüm. Baran ve Ayaz da sinemaya gittiler. Hazal hiç rahat vermedi, üstüne üstlük kimselere de gitmedi, ağladı. Tam uyuttum derken gözlerini açtı, ben iflas etmek üzereydim ki Babası ve ağabeyi geldiler, Hazal'ı da alıp eve gittiler. Ondan sonra rahat bir nefes alıp sohbetin tadını çıkardım.

Cumartesi klasik ev günümüzdü dinlendik, bir ara hep beraber bahçeye çıktık, dolaştık.

Pazar bu kez sevgili kuzenimin düğününde giyecek bir şeyler bulmak için alışverişe çıktım. Annem ve Hazal'la birlikte. Girdiğimiz ilk mağazadan beğendim ve aldım. Zaten bildiğimiz bir yerdi ve annem de elbisesini oradan almıştı. İnanılmaz indirim vardı bu sayede annem aklımın kaldığı bir diğer elbiseyi bana hediye olarak aldı.

şirinlik mi yapsam yaramazlık mı?

Sonra eve gittik çocukları yıkadık, Hazal'ı uyutmam iki saati buldu. İlk kez bu uyutma seremonisinde gerildim. Normalde ikinci anneliğin verdiği deneyimle böyle olsa bile sorun etmiyordum. Gerildim çünkü evdekiler yemek bekliyor, fırında yemek pişiyor her an yanabilir ve ben biraz Ayaz'la ilgilenmek istiyorum. Kendime telkin filan da yapamadım, gerildim şiştim işte. Ne zaman ki uyuttum gerginliğim bir yarım saat sonra ancak geçti.

Ayaz da üzüldü, hatta yatarken böyle şeyler olmasın lütfen diye ayar verdi bana.

Hafta sonunu elektrikli bir şekilde kapasak da bunu havadaki elektriğe bağlıyor ve sezonun son tatiline çıkacağımız bu hafta herkese iyi haftalar diliyorum. Çarşamba yolcuyuz kısmetse bu kez istikamet Kemer..

17 Ağustos 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Bir uzun hafta sonu ile daha karşınızdayız sayın seyirciler. Genellikle evde geçen verimli bir hafta sonuydu.

Ara not: "hafta sonu" birleşik kelimesini ayrı yazmakta hala zorlanıyorum. Vakit buldukça geriye dönüp eski yazıları da düzeltmek istiyorum, yazım kurallarına dikkat etmek benim için hep önemli olmuştur.

Biraz yemek yaptım. Mesela cuma günü oğlumla cevizli-fındıklı kek yaptık. İlk kez denedik, çok lezzetli oldu ama hamurunu biraz daha yoğun yapsam daha iyi olurmuş. Dün de bugün yemek üzere Şıhılmahşi yaptım.

 cuma sabahı oğlumla havuza girdik.

sonra mis gibi kek yaptık

Cumartesi sabahın körü gibi Hazal'la birlikte uyandıktan sonra onu ikinci uykusuna yatırırken bizimkiler uyanmasın diye dua ettim.Dualarım kabul oldu ki ben de bir saat kadar daha uyudum. Sonra ailece havuza indik, hatta Hazal'ı havuz başında uyutup hep beraber girebildik. Akşam da Trabzon Park'taki Lider Pide'de pide denedik. Güzeldi ama mutlaka gidilmesi gereken bir yer değil bence.

cumartesi sabahı şekeri

Pazar gününü saat bire kadar Devious Maids izleyerek geçirdim desem? Kahvaltıdan sonra baba-oğul bizim arabaları yıkamaya karar verdiler. Su gibi olunca de duş alıp havuza gittiler. Bu arada Hazal da tarihin en uzun gündüz uykusunu yaptı mı, yaptı. Ben de ses olmasın diye -iyi bahane- yattım dizi izledim. Sonra da bütün işlerimi hallettim, bir şey kaçırmadım yani. Bir motivasyon gelmişti ki sormayın gitsin.

cumartesi akşam şekeri

Bir koşuturmamalı, evde çekirdek aile seanslı hafta sonumuz da böylece geçti.

4 Ağustos 2015 Salı

hafta sonu.. boşluk.. Ayaz'sız hafta sonu

Evliyken fakat daha çocuk sahibi olmamışken teyzem hep "çocuğun olunca acaba önceden ne yapıyor muşum ben? diyeceksin" derdi ne kadar da doğruymuş.. Hakikatten çocukken neler yapardım, gençken neler yapardım hepsi gayet net de evli ve çocuksuzken ne yaparmışız acaba? Ne yapacağız,  bol bol kağıt oynar, dizi izler, gezerdik. Ben bir de kitap okurdum. Sonra bir numaralı minnoşum doğdu. Allahım ne kadar ilgi isteyen bir bebekti, yalnız birakip t.valete gidemezdim. Şimdi de bir o kadar ilgi isteyen çocuk. Tabii ki kendi oynuyor, sonra parka filan çıkıyor ama şimdiki yaşına göre yine fazla ilgi sever kendisi. Daha da sonra ise ikinci minnoş geldi ki biraz daha sakin diyebiliriz.

Sadede gelemedim bir türlü. Geçen perşembe sabahı Ayaz'ı babaannesi dedesi ve büyük halasıyla birlikte Kıbrıs'a yolcu ettik. Orada kaldığımız yeri daha önce anlatmıştım. Gidene kadar kendimi sıkı tuttum, Ayaz için zaten süper eğlenceli ve faydalı, gitmeyi de çok istiyor. E biz de biraz tek çocuklu moda geçer dinleniriz ne güzel di mi? Evdeki hesap çarşıya uymadı işte Ayaz kapıdan çıktığı anda içime bir taş oturdu ve gitmedi. Cuma günü uzun haftasonundan faydalanarak şuanda çeşitli sebeplerle ofise gitmeyen ya da ofisten kaçabilen kızları bize davet ettim. Bana en iyi gelebilecek terapi işte bu. Kızlar ve kızların Ayaz'ın yaşlarında oğluşları da geldi, çok güzel vakit geçiyor, sabahtan akşama beraberiz çok iyiyim, Oğlanları havuza yolladık, oynadılar. onları gördükçe aklımda Ayaz, ay ben bu işi Ayazsız nasıl yaptım, onu bu ortamdan mahrum bıraktım. İşin kötüsü Pazar sabahı da kahvaltıya Can ve Büşra gelecek, Ayaz'ın canı, sevgili Büşra Ablası. Vay ben bunu da nasıl yaptım, nerdeyse gelmeyin Ayaz yok diyeceğim. Cuma akşamı misafirler gidip de Hazal da uyuyunca evde bir sessizlik. Cumartesi sabah oldu daha da çöktü bu sessizlik. Ay daralıyorum dedim veee.. Bu hikayenin gerisini sonra yazacağım.

Annesinden ayrılmış yavru kedi

Ayazsız haftasonu yapılanlara iyi tarafından devam edelim.. Cuma günü kızlar geldi dediğim gibi, çok yoğun ve çok güzel hatta harika bir gündü. Pazar günü de misafirimiz vardı. Bunun dışında dinlendik, dinlendik. Game of Thrones u bitirdik sonunda, aman aman o ne finaldi öyle nasıl bekleyeceğiz bilmem kaç ay. Bir de Viking'lere başladık ama daha bir bölümcük izleyebildik, henüz sarmadı bilemiyorum. Bu arada ben The Mentalist'in son sezonunu bitirmeye çalışıyorum kendi çapımda.

Ada & Hazal Hanımlar

En güzeli ise Hazal'la cilveleşmekti diyebilirim. Hazal doğduğundan beri hep çunu düşündüm "Ben ne çok oynardım Ayaz'la, oyuncak bebek gibi bol bol vakit geçirirdim, devamlı resim/video çekerdim". İşte Hazal'la bunu yapamamın sbebi ben değilmişim, vakitsizlikmiş onu anladım. Yaklaşık 1.5 saat büyük yatağın üzerinde oynaşınca böyle oluyormuş demek ki dedim.

7 Temmuz 2015 Salı

hafta sonu..

Tatilden önceki son haftasonu olması münasebetiyle benim için oldukça sevimliydi.

Cuma günü, Ayaz'ın 11.15'te uyanmasıyla yeni bir rekora imza attığımız gün olarak kayıtlara geçti. Üzerine bir saate yakın kardeşiyle birlikte yatakta keyif yaptı. O bir saatte bana kaldı. Ani bir kararla Ayaz'ı havuza götürdüm. Baktım yataktan çıkacağı yok, baktım güneş var hava da fena değil, hemen kahvaltını edersen havuza inebiliriz sanırım dedim ve işte sonuç:

 derinlere atlayan oğlum

Hazal'ı uyutup inmiştik. Gelince önce oğlumu iyice bir yıkadım, ardından kızımı ve en son kendimi. Sonra da sıradan bir ev günü geçirdik. Hatta akşam üstü biraz kestirmişim. Öğleden sonra saatin kaç olduğuna hiç bakmamışım. "Timeless" yaşamışım. Telefonun çalıp kocamın geldiğini öğrenince saatin ve evde yemek olmadığının farkına vardım. Hemen Ayaz'ı bahçeye saldım, kızı emzirdim ve 1 saat içinde haftasonumuzu kurtaracak 3 çeşit yemek yaptım. Tabii bir önceki akşam kayınvalidemin gönderdiklerinin de katkılarıyla.

haftasonu güne hep bu güzellerle başladım

Cumartesi ve Pazarı da yarın kahvaltıya dışarı çıkalım, boşver evde yapalım, öğlen gideriz, neyse evdekileri yeriz, akşam mı çıksak derken Pazar akşamı eve yemek söyleyerek geçirdik. Site sınırlarının dışına çıkmadık. Pazar günü ailecek havuz sefası yaptık ve Hazal ilk kez pusetinde uyumayı başardı. Hatta yine Pazar günü bir bölüm Game of Thrones bile izledik. Baya verimli geçmiş. Çok kalabalık olduğumuz ya da çok gezdiğimiz haftasonlarını seviyorum ama arada böyle sakin geçirmek de süper oluyor.İlaveten Ayaz da hiç bahçeye bile çıkmadı tüm Cumartesi-Pazar. Hepimize bir rehavet gelmiş demek ki. Tatil için yapılacak alışverişleri de haftaiçine bıraktım. Bavul hazırlamak namına tek yaptığım hazırlanacak bavulları ortaya çıkarmaktı. Çılgın bir hafta beni bekliyor. Herkese iyi haftalar..

29 Haziran 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Uzun haftasonunu evde değerlendirdim bu kez. 4 gün iş 3 gün tatil kesinlikle çok çok ideal bir sistem. İki gün haftasonu işini kim çıkarmışsa kendisine sevgilerimi yolluyorum.

Perşembe günü Ayaz ofise geldi. Uzun zamandır gelmek istiyordu zaten, dedesi de ofise getirdi, öğlen tatilinde anneannesine teslim ettim.

ofiste çok meşgul, hangi kalemi kullanmalı bir türlü karar verememiş

Gece anneannede kaldık ve Cuma sabahı gelen yengemizle kuzenlerimizi alıp evimize geçtik. Eve giderken sağlık ocağına uğrayıp Hazal'ın 4. ay aşılarını da yaptırdık. 

önemli telefon görüşmeleri

Bundan sonraki resimler zaten cuma gününü anlatıyor. Çocuklar günlerini bu şekilde kullandılar. Aslında hava pek netameli idi ama güneşi gördüğümüz an yolladık havuza. Biz de küçük balkonumuzdan izledik. Hazal Hanım da aşağıda görüldüğü gibi güneşlendi. 

küçükten büyüğe beyler Ayaz&Emir Hakkı&Oğuz

en ufak olanı balkonda güneşlenmekle yetindi

Aşılar biraz ateş yaptı Hazal'a. Cuma ve Cumartesiyi de pek bir mız mız geçirdi. Elini, emziğini, battaniyesini, bizim elimizi ne bulsa deli gibi kemirdi. Dişten şüphelendim henüz erken olmasına rağmen. Pazar günü diş kaşıyıcılarını kullanıma aldık. Daha tam kavrayamıyor da mücadele ediyor bakalım. 

minik patiler

Buraya eklenebilecek bir de çiğ börek fotosu var. Cuma akşam beş gibi çiğ börek yapmaya kalkınca iki gün sırtımız ağrıdı. 

Cumartesi Senoş'la beraber Çekmeköy'deki sosyete pazarına gittik. Ganimetlerimi de resimlemek istiyorum inşallah. Sosyete pazarının bir paralelinde de sebze pazarı olduğunu gördüm çok sevindim. Pazar alışverişi bir başkadır benim için. Bizim eve yakın semt pazarı Pazartesi olduğu için pek gidemiyoruz.

Haftasonu işte böyle kalabalıktık. Pazar öğlene doğru abimler gitti, kahve içmek için çok sevdiğim arkadaşlarım geldi. Onlar da gittikten sonra Ayaz'la Monopoly Junior oynadık, karne hediyesi olarak almıştık. Gerçekten oldukça basit olduğu için çok başarılı buldum. Çocukların rahatça kavrayıp idame ettirebileceği gibi basitleştirmişler. Sonra da yolladık Ayaz'ı bahçeye. İftara kadar oynadı ve taşındığımızdan beri ikinci kez biz henüz çağırmadan eve gelmiş oldu. Hatta "Anne beni çağırmadınız" dedi kapıyı açar açmaz. Günler uzun olduğu için ve Ayaz bahçedeyken Hazal'ı yıkadığımız için saatin kaç olduğunu anlamamışız. 

Yeniden bir pazartesi ve işe başladım.. Bugün Ayaz evde, Hazal anneannesinde, akşama buluşacağız. Yarından itibaren de haftayı anneannemizde tamamlayacağız kısmetse. Herkese iyi haftalar..

Not: Günün iyi haberi sabah kocamdan geldi. Tatile önümüzdeki hafta çıkıyormuşum, ben bir hafta daha var sanıyordum. Bu kadar da leyla olabiliyorum görüldüğü gibi..

22 Haziran 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Yine, yine yeniden bir koltukta onbeş karpuz taşıdığım haftasonlarından birini geride bıraktık sayın seyirciler. Ne yapalım gitmek gerek, ne yapalım yapmak gerek, ne yapalım almak gerek.

Dört aylık iznim boyunca bugün de hiçbirşey yapmayacağım, tembel tembel evde oturup yavrularımla oynaşacağım demedim, diyemedim. Büyüklere gidildi, küçüklere gidildi, her biri sevilip sayıldı. alışverişler yapıldı, işler tamamlandı, bankalara gidildi ki hala gitmem gerekenler var. O işler bitmedi bitmedi. Gezmelerin sonu gelmedi. Gezmeye açık bir insan olmasam bitmiştim ama pabuçlarım hemen dışarıda beni bekler. Gidiveririm fırsatları kaçırmam.

İkinci bir emre kadar benim haftasonlarım uzun haftasonu/longweekend olarak sürmekte. Yazı izinli olarak geçiremesem de bu da iyi bir teselli ikramiyesi.

Geçtiğimiz cuma da yağmur çamur dinlemeden kattım bebelerimi yanıma en yakın alışveriş merkezine attım kendimi. Babaanneleri de aynı engelleri umursamadan geldi yardıma ve tabii ki alışverişe. Bizden korkulur canım, bıçak kemiğe dayanmış eksikler vardı, valla bak. Üstüne bir de babalar günü hediyeleri eklendimi başka sebebe gerek kalmadı. Gerçi ben bizim evin babasının hediyesini önceden ayarlamıştım ama üzerine ilave ettik birşeyler. Kah Hazal'ı emzir, kah Ayazı yedir aralarda da iki mağaza gez derken akşamı buluverdik. Eve gittik yemekten sonra sızmışım tabii ki ilk kıvrılabildiğim yerde.


Haftasonunun en güzel karesi

Cumartesi pek bir sakin başladık. Sabah geç uyanıldı en azından. Ben 5 ve 8 arasında nöbetteydim ama sonradan bir yarım saat yatabildim ya buna da şükür. Çok güzel bir pazar kahvaltısı yaptık. Evet Pazar kahvaltımızı Cumartesiden yaptık. İçimden geldi. Sonra evimizin babası işe gitti, ben de iki saat sonra çıkmak için söz verdim. Üç saat sonra çıkabildik. İş yerinde de bir saat kadar oyalanıp koyulduk yola ve gittik abimlere. Emirim sünnet olmuştu, iki hafta geçti iyice iyileşti rahat rahat oynadılar.

İftardan sonra bir saat kadar oturup eve döndük. Hazal'ın ne yapacağını merakla bekliyordum. Uykusunu sıçratmadan geldi kendisi eve kadar. Yolda durduğumuz tek ışıklarda vızıldadı. Arabanın kapısı açılınca gözüne giren ışıklara sinir oldu ama eve gelince e.mip uykusuna devam etti.

Pazar Ayaz'a söz verildiği üzere havuz günüydü. Bu sefer daha hafif bir Pazar kahvaltısının ardından babasıyla indiler havuza. Epey sonra Hazal'la ben de indik. Ben de sezonu açtım böylece. Hazal pusette uyumak istemeyince de tekrar çıktım yukarı yatırdım.

Akşam üstü babaanne ve dedesi geldi bizim miniklerin. İftar yaptık birlikte, babalar gününü kutladık. Bir haftasonunun daha böylece sonuna geldik.


7 Nisan 2014 Pazartesi

hafta sonu..

Hafta sonu bir insana nasıl yetebilir ki? Bol bol fotolu post yazmak istiyorum ama telefonum müsade etmiyor, resimler o kadar kötü ki artık çekmiyorum bile. Neyseki beklenen değişime son 11 gün kaldı. Tabletle çektiklerimi de aktarana kadar bekleyemedim.

Bu haftasonu agabeyimin Almanya seyahati bahanesiyle yengem ve yiğenlerim geldiler ve bize de gün doğdu tabii ki. Hatta bir ara ekibe Demirkan&Melisa ve Mehtap da katıldılar. Ayaz o kadar yoruldu ki akşam "anne, ne zaman uyutacaksın beni" diye serzenişte bulundu ve ben de onu kaptığım gibi attım yatağa.. Sonra üçe kadar saydım tuş! Aynını Senoşum da Emir'e yaptı. Güzel netice ile Oğuzu da kandırdığımız gibi oturduk oyun masasına. Biz küt diyoruz, bazıları Amerikan konkeni. Artık ne dersiniz bilemem ama bizim ailede sevilir kağıt oyunları. Fırsat bulunca oynarız. Hatta agabeyim bir kere "benim emeklilik planım bol bol maç ve film izlemek ve kağıt oynamak" demişti de önce küçümsemiş, sonra da kendimi kınamıştım. Ben onu planına bayıldım. Hepsini yendiğimi de eklemeden geçmeyeyim.

Sabah da güzel bir aile kahvaltısı. Arada saçlarımı da boyattım yengeme, kısa günün karı. Sonra onlar eve biz ver elini babanneye. Çünkü oraya da Ankaradan eşimin kuzeni, oğlumun Berkay Agabey'i gelmişti. Yanına da almış Pamir'i. Orada bir daha oyun, keyif derken yine akşam olunca minnoşum yattığı yeri bilemedi.

Haftasonu dediğin işte bu kadar bir zaman dilimi.
Yeni telefonum gelsin bakın ne resimler çekip koyacağım buraya..
Ses vermeden geçmeyeyim dedim bu pazartesiyi.
İnsanın yazası da gelmiyor ki, memlekette olan bitene sinir oynatmaktan, hayattan keyif alamaz olduk. Bu olanlara bunu yapanlara inat zorlayalım kendimizi.

20 Mart 2014 Perşembe

hafta sonu..

Geç kalmış hafta sonu yazımız..


Cumartesi günü Demirciköy'de Uzunya'da bahar açılımı yaptıktan sonra Pazar gününü yağmurun geri gelmesiyle birlikte evimizde geçirdik. Bahar açılımına geri dönersek çok sevdiğimiz arkadaşımız Uygar'ın yaş günü için bir organizasyon vardı ve sevdiceğimin üniversite arkadaşlarıyla uzun süren bir aradan sonra bir araya geldik. Aramıza katılan bebişlerimizle artık çoluklu çocuklu bir topluluktuk. Geçmişte kalan Taksim gecelerinden, öğlen saatinde Bebek kahvaltılarından artık çocuklu gidilebilecek mekanlara evlere doğru bir açılımımız var. Bu grubu ben çok seviyorum, evimizin baş köşesinde, o Taksim gecelerinden birinin sonunda İstiklal Caddesinde polaroid çekilmiş nadide bir fotoğrafımızı sergiliyorum işte tam da bu nedenle.. Ah gençlik.. Tamam hala genciz de artık gece geç yatıp sabah işe gelemiyoruz kabul edersiniz ki..


Uzunya'ya ilk kez gidiyoruz. Deniz, sahil, yeşillik, cayır çimende dolaşan inekler.. Şansımıza açan güzel güneş bizi fevkaladenin de fevkinde mest ediyor. Üstelik Karadeniz'de bir koy olarak aklımıza yazıyoruz belki bizi Karadeniz'in dalgalarında korur yaz geldiğinde diye.. Yemek olarak tek seçenek balık var bunu da akıldan çıkarmamak gerek. Bizim için ve bir oturuşta iki tava hamsi kuşunu götürebilecek oğlumuz için sorun değil -yalnız hamsi de yoktu, bir tava büyük hamsi gördü işimizi(büyük hamsi=istavrit).. Ah çocukluk ve masumiyet..


İşte bu da çoluk çocuk ekibimiz.. Günün sonundan, akşama deliksiz bir uyku çekmemizi sağlayan açık hava, deniz havası, şanslı insanlarız biz..

Pazar günü de boş durmayıp, çiğ börek partisi yapacaktık ki evimizde bir telefon, Elifimizle Selenimiz de geldiler. Partimiz şenlendi. Bu kez pek senkronizasyon tutturamadı minikler, nedense ayrı gayrı takıldılar. Ama anneler senkronizasyonun en iyisini yaptı yine olimpiyat seviyesinde..


Hamur işi seven Ayaz çok hazzetmedi çiğ börekten ama geçicidir diye düşünüyorum. Yoksa kolay mı vazgeçmek böyle lezzetten?


Unutmadan geçmemeliyim, oğlum yine beni şımarttı, papatyalardan taç yapamasa da yapacak kadar çok topladı. Çiçek çocuğum, duygusal, sevgi dolu, sevgisini sınırsız gösteren ve paylaşan yavrum..

5 Mart 2014 Çarşamba

dokuz kız desem benim için çok çok şey ifade eder..

Anlatmaya nasıl başlasam bilemedim, bilsem de ifade edemem zaten. Bu yüzden başladım yazmaya..
Benim 22 yıldır canım olan 8 arkadaşım var. Yani "dokuz kız" olarak bilinen arkadaş grubum mu desem ne desem? Liseye girişimizle başlayan, 22 yılını dolduran, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde çok farklı karakterlerden oluşan ama herşeyimizi paylaşabildiğimiz, birbirimize her konuda anlayışla, empatiyle yaklaşabildiğimiz harika bir dostluğumuz var. Herşeyimizi derken evet herşey, bildiğiniz herşey, bazen kendinizle bile paylaşamadığınız herşey..
Artık blogu Ayaz'ın bloglugundan bizim bloglugumuza terfi ettirdiğime göre onları da burada daha çok yazacağım demektir.
Anlatamam dedim ya o yüzden de burada kesiyorum ve haftasonu çok güzel bir vesileyle yine bir araya geldiğimizde yavrularımızı aynı karede topladığımız resmi ekliyorum. Gökçe(tek kızımız) ve Yiğit eksikti ama, diğer dört adam burada, soldan sağa Mert, Emre, Ayaz, Taylan..


Elif'te toplandık bu kez ve Elif vesilesiyle toplandık, öyle bir sofra vardı ki bakın şimdi hayıflanıyorum neden resmini çekmemişim diye.. Ben diyeyim 15 siz deyiverin 20 çeşit birbirinden lezzetli yemekler, tatlılar.. Ayaz da 15 tane kadar zeytinyağlı sarmayı midesine indirdi. Çocuklar daha da bir kaynaştı. Yine bir yıllık terapi almış gibi ayrıldum yanlarından..