30 Haziran 2015 Salı

inci minci birinci VI

Uzun bir ara verdiğimiz inci minci serisine dünden iki anektodla devam edelim..

Reyting rekortmeni Survivor All Star izliyoruz ailecek. Bu aralar akşam aktivitemiz budur. Ayaz'ın survivor korkusunu yenmek için 3-4 hafta önce başladık, ne hastalıkmış önce babaya, sonra dedeye bulaştırdık. Nitekim biz Ayaz'la "Ünlüler" takımını tutuyorduk. Sebepte Barış Manço'nun oğlunun ünlüler takımında olmasıydı. Kimi tutsak eridi, önce ünlüler bir bir elendi, sonra Doğukan elendi. En son ünlülerden bir tek Merve kaldığı için onu desteklemeye başladık kendi çapımızda. Tabii Merve de inanılmaz bir performans düşüklüğü başladı. Bunun üzerine dün akşamki diyalog:

Baba: Ben artık Begüm'ü tutuyorum.
Ben: Yok ben Merve'yi tutuyorum.
Ayaz: Ben de Merve'yi tutuyorum.

Bu arada Hilmicem'le Turabi yarışıyor.

Ayaz: Şimdi kimi tutuyoruz anne?
Ben: Kimseyi oğlum, aslında Turabi'nin puanı düşsün diye Hilmicem'i tutabiliriz.
Ayaz: Tamam.

Biraz sonra Merve kötü oynadıkça ben sinirleniyorum.

Ben: Merveyi'de tutmayacağım artık. Çok kötü, neden böyle oldu.
Baba: Ben Begüm'ü tutuyorum, başarılı.
Ben: Yok ben sevmiyorum onları, Merve iyiydi aslında yine yapar. Yani yine de o kazansın istiyorum.
Ayaz: (Aklı karıştı ve son noktayı koydu) Annem Merve'yi ne kadar tutuyorsa ben de o kadar tutuyorum.

Annesinin bir tanesi o..

Bardak altlıklarından köfte yapıp satıyor bize.

Ayaz: Buyrun efendim köfteniz.
Ben: Hımm, ham hum.. Çok güzelmiş ne kadar borcum?
Ayaz: Aslında öpücükle de ödeyebilirsiniz..
Ben: Muck Muckkk..

Annesinin bir tanesi o demiş miydim?

İkinci servis.

Ayaz: Buyrun efendim köfteniz.
Ben: Hımm, ham hum.. Çok güzelmiş kaç öpücük?
Ayaz: Yok öpücük olmaz ağzın karpuz kokuyor ?!?!

The Very Hungry Caterpillar.. Ayaz.. Aç Tırtıl..

Ayaz'ın ilk başrolünü burada paylaşmazsam olmaz. Yılsonu gösterisinden, Ayaz karşınızda..


Hem sabahçıların hem de öğlencilerin olduğu uzun upuzun bir gösteriydi. Ayaz hem kovboy (Ayaz'ın deyişiyle koyboy) dansı hem halk oyunlarında oynadı. Ben tabii çok başarılı buldum çocuğumu. Sanata kabiliyeti var diyorum, göreceksiniz. En sonunda da kep atıp bitirdiler. Anaokulunda kep atma işini pek tasvip etmiyorum ama gönüller hoş olsun ne yapalım. Kep atmanın da bir raconu var, kolej bitirmelisin, üniversite bitirmelisin.

29 Haziran 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Uzun haftasonunu evde değerlendirdim bu kez. 4 gün iş 3 gün tatil kesinlikle çok çok ideal bir sistem. İki gün haftasonu işini kim çıkarmışsa kendisine sevgilerimi yolluyorum.

Perşembe günü Ayaz ofise geldi. Uzun zamandır gelmek istiyordu zaten, dedesi de ofise getirdi, öğlen tatilinde anneannesine teslim ettim.

ofiste çok meşgul, hangi kalemi kullanmalı bir türlü karar verememiş

Gece anneannede kaldık ve Cuma sabahı gelen yengemizle kuzenlerimizi alıp evimize geçtik. Eve giderken sağlık ocağına uğrayıp Hazal'ın 4. ay aşılarını da yaptırdık. 

önemli telefon görüşmeleri

Bundan sonraki resimler zaten cuma gününü anlatıyor. Çocuklar günlerini bu şekilde kullandılar. Aslında hava pek netameli idi ama güneşi gördüğümüz an yolladık havuza. Biz de küçük balkonumuzdan izledik. Hazal Hanım da aşağıda görüldüğü gibi güneşlendi. 

küçükten büyüğe beyler Ayaz&Emir Hakkı&Oğuz

en ufak olanı balkonda güneşlenmekle yetindi

Aşılar biraz ateş yaptı Hazal'a. Cuma ve Cumartesiyi de pek bir mız mız geçirdi. Elini, emziğini, battaniyesini, bizim elimizi ne bulsa deli gibi kemirdi. Dişten şüphelendim henüz erken olmasına rağmen. Pazar günü diş kaşıyıcılarını kullanıma aldık. Daha tam kavrayamıyor da mücadele ediyor bakalım. 

minik patiler

Buraya eklenebilecek bir de çiğ börek fotosu var. Cuma akşam beş gibi çiğ börek yapmaya kalkınca iki gün sırtımız ağrıdı. 

Cumartesi Senoş'la beraber Çekmeköy'deki sosyete pazarına gittik. Ganimetlerimi de resimlemek istiyorum inşallah. Sosyete pazarının bir paralelinde de sebze pazarı olduğunu gördüm çok sevindim. Pazar alışverişi bir başkadır benim için. Bizim eve yakın semt pazarı Pazartesi olduğu için pek gidemiyoruz.

Haftasonu işte böyle kalabalıktık. Pazar öğlene doğru abimler gitti, kahve içmek için çok sevdiğim arkadaşlarım geldi. Onlar da gittikten sonra Ayaz'la Monopoly Junior oynadık, karne hediyesi olarak almıştık. Gerçekten oldukça basit olduğu için çok başarılı buldum. Çocukların rahatça kavrayıp idame ettirebileceği gibi basitleştirmişler. Sonra da yolladık Ayaz'ı bahçeye. İftara kadar oynadı ve taşındığımızdan beri ikinci kez biz henüz çağırmadan eve gelmiş oldu. Hatta "Anne beni çağırmadınız" dedi kapıyı açar açmaz. Günler uzun olduğu için ve Ayaz bahçedeyken Hazal'ı yıkadığımız için saatin kaç olduğunu anlamamışız. 

Yeniden bir pazartesi ve işe başladım.. Bugün Ayaz evde, Hazal anneannesinde, akşama buluşacağız. Yarından itibaren de haftayı anneannemizde tamamlayacağız kısmetse. Herkese iyi haftalar..

Not: Günün iyi haberi sabah kocamdan geldi. Tatile önümüzdeki hafta çıkıyormuşum, ben bir hafta daha var sanıyordum. Bu kadar da leyla olabiliyorum görüldüğü gibi..

24 Haziran 2015 Çarşamba

savrulduk her birimiz..

Bu hafta için bizim ailenin durumunu özetliyor başlık. Hazal ve ben annemde kalıyoruz.Annemin evi işe daha yakın olduğu için, Hazal'a annem bakıyor ve ben de öğle tatilinde gidip emzirebiliyorum. Sabah bırakıp akşam almak çok yorucu olduğu için de kalıyoruz mümkün oldukça. Ayaz haftasonu gelen babaanne ve dedesine takılıp onlara gitti. Burnumda tütmeye başladı bile kokusu. Kocam da arada bize uğrasa da evimizde kalıyor. Tam anlamıyla etrafa dağılmış polenler gibiyiz. Bu yazı bu şekilde geçireceğiz anlaşılan. Her hafta spontane, her hafta kimin nerede olduğu belli olmadan. Hazal'ı 6 aya kadar anne sütü ile besleyebilsem başka bir isteğim yok. Bu süreç ek gıdaya geçtikçe kolaylaşır ve zaten okulların açılmasına doğru biz göçebe hayatımıza son veririz.Zorluyor tabii bu düzensizlik. Üstüne bir de Ramazan olması biraz daha zorlaştırdı.

Artık düşünecek iki çocuğum var. Hazal Hanmı emzirmem gerekirken Ayaz'ın da düzenini düşünmeliyim. Yeni kararlar gereği bu süreci tevekkülle kabul edip, önüne ardına organizasyonlar eklemeden geçirmeye çalışıyorum. Yoksa ah Ayaz için siteye taşındık o olanaklardan mahrum kaldı demedim. Zaten havalar da havuzluk, bahçelik değil, pek mutlu şuanda babaannesinde. 20 gün orada kalacakmış öyle diyor. Hazır annemdeyken onu/bunu/şunu da yapalım demedim. Oturdum oturduğum yerde. Yarın da geçti mi bu haftayı da bitirdik demektir. 3 gün ev, sonra ver elini önümüzdeki hafta. Bayramda tatil derken, bayramdan sonra herşey daha bir kolay olacak gibi geliyor bana..


23 Haziran 2015 Salı

gezmeyi seven sosyal insan..

Kim mi benim tabii ki.. Aman hep bir aktivite olsun, bir yerlere gidilsin. Mesela Levent tarafında işimiz varsa babaanneye, Demirkanlara gidilsin. Mümkünse çocuklar büyüklere havale edilip boğaza filan bir yerlere gidilsin, varsa arkadaşlarla buluşulsun. O da olmazsa hazır Avrupa yakasındayken abimlere geçilsin. Anneanneye gidilecekse aradan kuaför işleri çıkarılsın, ciciye de uğransın, uğranamazsa cici gelsin, olmadı alışverişe Kadıköy'e gidilsin, Migros'tan alışveriş yapılsın. Bunun gibi domino taşları var aklımda. Biri devrilince peşinden diğerleri de devrilmeli değil mi?

Devamlı yetişememe, birşeyleri kaçırma, özlediğim şeyleri yapamama düşüncesi var. Mesela Kadıköy'e Üsküdar'a gidip çarşıları gezmek istiyorum gönlümce. Adalara gitmek istiyorum bir kaç kez ama haftasonu kalabalığından uzakta. Çocukluğum ve gençliğimi beraber geçirdiğim kuzenlerimi görmek istiyorum daha çok. Gitmek istediğim aile büyükleri, arkadaşlar, yapılması gereken ziyaretler.. Bu arada evimde doya doya oturmak, dolaplarımı karıştırmak, sürekli düzenlemek, hiç birşey yapmadan bütün gün yayılmak, çocuklarla yuvarlanmak istiyorum.

Hem evde hem işte çalışıyorum. Artık biri bebek olmak üzere iki çocuklu bir aileyiz. Üstelik önümüzdeki yıl Ayazım birinci sınıf olacak. Ek olarak şuan hayat zaten benim için zor. Evde miyim neredeyim, o hafta hangi birimiz nerede olacak biraz düzensiziz. Akışına bırakmak istiyorum ben de ve hayatı biraz basitleştirmek istiyorum. Bunun için yıllardır süre gelen beynimdeki işleyişi değiştirmek istiyorum. Yaptıkça, yapabildikçe de burada paylaşmak istiyorum.

Yine de bugün karşıya geçtik, hazır karşıya geçmişken.. cümleleri devam edecektir eminim. Bunları okuyunca gülmek yok anlaştık mı?

haftanin sekeri..

Oldukca yogun gunler geciyor.. Yazin gelisinin habercisi bu resmi es gecmeyeyim bari..


Acilmis, sacilmis tombul ayaklar..

22 Haziran 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Yine, yine yeniden bir koltukta onbeş karpuz taşıdığım haftasonlarından birini geride bıraktık sayın seyirciler. Ne yapalım gitmek gerek, ne yapalım yapmak gerek, ne yapalım almak gerek.

Dört aylık iznim boyunca bugün de hiçbirşey yapmayacağım, tembel tembel evde oturup yavrularımla oynaşacağım demedim, diyemedim. Büyüklere gidildi, küçüklere gidildi, her biri sevilip sayıldı. alışverişler yapıldı, işler tamamlandı, bankalara gidildi ki hala gitmem gerekenler var. O işler bitmedi bitmedi. Gezmelerin sonu gelmedi. Gezmeye açık bir insan olmasam bitmiştim ama pabuçlarım hemen dışarıda beni bekler. Gidiveririm fırsatları kaçırmam.

İkinci bir emre kadar benim haftasonlarım uzun haftasonu/longweekend olarak sürmekte. Yazı izinli olarak geçiremesem de bu da iyi bir teselli ikramiyesi.

Geçtiğimiz cuma da yağmur çamur dinlemeden kattım bebelerimi yanıma en yakın alışveriş merkezine attım kendimi. Babaanneleri de aynı engelleri umursamadan geldi yardıma ve tabii ki alışverişe. Bizden korkulur canım, bıçak kemiğe dayanmış eksikler vardı, valla bak. Üstüne bir de babalar günü hediyeleri eklendimi başka sebebe gerek kalmadı. Gerçi ben bizim evin babasının hediyesini önceden ayarlamıştım ama üzerine ilave ettik birşeyler. Kah Hazal'ı emzir, kah Ayazı yedir aralarda da iki mağaza gez derken akşamı buluverdik. Eve gittik yemekten sonra sızmışım tabii ki ilk kıvrılabildiğim yerde.


Haftasonunun en güzel karesi

Cumartesi pek bir sakin başladık. Sabah geç uyanıldı en azından. Ben 5 ve 8 arasında nöbetteydim ama sonradan bir yarım saat yatabildim ya buna da şükür. Çok güzel bir pazar kahvaltısı yaptık. Evet Pazar kahvaltımızı Cumartesiden yaptık. İçimden geldi. Sonra evimizin babası işe gitti, ben de iki saat sonra çıkmak için söz verdim. Üç saat sonra çıkabildik. İş yerinde de bir saat kadar oyalanıp koyulduk yola ve gittik abimlere. Emirim sünnet olmuştu, iki hafta geçti iyice iyileşti rahat rahat oynadılar.

İftardan sonra bir saat kadar oturup eve döndük. Hazal'ın ne yapacağını merakla bekliyordum. Uykusunu sıçratmadan geldi kendisi eve kadar. Yolda durduğumuz tek ışıklarda vızıldadı. Arabanın kapısı açılınca gözüne giren ışıklara sinir oldu ama eve gelince e.mip uykusuna devam etti.

Pazar Ayaz'a söz verildiği üzere havuz günüydü. Bu sefer daha hafif bir Pazar kahvaltısının ardından babasıyla indiler havuza. Epey sonra Hazal'la ben de indik. Ben de sezonu açtım böylece. Hazal pusette uyumak istemeyince de tekrar çıktım yukarı yatırdım.

Akşam üstü babaanne ve dedesi geldi bizim miniklerin. İftar yaptık birlikte, babalar gününü kutladık. Bir haftasonunun daha böylece sonuna geldik.


5 Haziran 2015 Cuma

Hazal bu aralar..

Hazal canım 3 ayını devirirken neler yapıyor;

  • Büyük bir dikkat ve azimle elleri ile tanışıyor.
  • Bol bol çiçekli, çizgili, puantiyeli desenler bulup onlarla konuşuyor.
  • İnanamıyorum ama kendi kendine uyuyor. Ne kadar sürer bilmem. Maşallah deyin, bişeyler yapın işte nazar değmesin. Yani Ayaz'ı ben mi bozdum o mu öyleydi bilemedim. 
Hatta bu konuda şöyle bir anımız var.


Bir gün Hazal'ı beşiğine yatırıp Ayaz'la odasına gideriz ve pazarlık başlar. İşte kaç ninni, kaç kitap, kaç masal vb. Ben: "Aman oğlum sessiz ol kardeşin uyumaya çalışıyor. Seni öyle alıştıramadım ama Hazal kendisi uyuyabiliyor, bırak öyle kalsın ki ileride de rahat edelim."
Ertesi gün, oğlum sen koca adam oldun iyi geceler deyip yatağına gidip, uyuyabilirsin diyen babasına el-cevap "Babacığım annem beni öyle alıştırmadı ben kendim uyuyamam, bu yüzden annemi istiyorum"

çilek kız

Hazal biraz dediğim dedik öttürdüğüm düdük bir bebek. Karnı mı aç altını değiştiremezsin, uykusu mu var zinhar m.eme veremezsin. Ne istiyorsa o bilinecek ve o yapılacak. Buna karşın neşesi keyfi yerindeyse, bir ihtiyacı da yoksa yattığı yerde kendi kendine, yukarıda yazdığım gibi desenlerle, şekillerle bir güzel oyalıyor ki kendini sorma gitsin.


  • Oyun halısını çok seviyor, bir keresinde oradan aldık diye kıyameti kopardı, bir saatte zor sakinleşti.
  • Geceleri iki kez uyanıyor ama ikincisi biraz sancılı, öyle pat geri uyumuyor, e.miyor, sonra gaz, sonra bezini kirlet alt değiş, kikirde, sonra tekrar m.eme, sonra uyku derken sabah güneş doğuyor. Ondan sonra ancak 1 saat uyuyabildiğim için biraz sersemliyorum ama buna da şükür.

yeni sezon hazırlığı..

Sezon finalini ve yaz sezonunu yazmışken gelecek sezondan fragman paylaşmazsam olmaz.

Bizi neler bekliyor?

İki çocuklu hayat: Evet bu hayata başladık ama daha başındayız. Henüz gülücükler saçan bir bebeğimiz var. Gazı var, bezi var ama diş ağrıları yok, katı gıda geçişi yok. Daha da önemlisi yeni sezona 6 aylık hareketlenmiş bir bebişle gireceğiz ve aldığı zaman da istediği ilgi de artacak. O gülücükler dağıtıp emeklemeye başladıkça ev de düzen de değişecek.

Mini mini birler: Gözümüzün nuru Ayaz'ımız birinci sınıfa başlayacak. Bu sene Emir Hakkı'dan gördüm ne kadar zor olduğunu biliyorum kimse beni kandıramaz.

Soruyla başladık soruyla bitirelim. Başka mı? Daha ne olsun aile komedisinden gerilime doğru bir geçiş görüyorum siz ne dersiniz?


Adı vasıtasıyla konuya bağladığım sevgili şarkı da bu yazıya eşlik etsin bakalım

4 Haziran 2015 Perşembe

sezon finali, yaz tatili..

Benim işe başlamam ve bugünkü Ayaz'ın yıl sonu gösterisi ile birlikte biz de bu yıl ailecek sezon finalini yapıyoruz. Keşke dizimize ara verilse de biz de bütün yaz tatil yapabilsek ama nerde? Yine de beklediğimden dolu bir yaz programımız var. Bu yıl için tatil planları çoktan yapıldı bile. Bayramda İzmir/ Gümüldür, Temmuz sonu Ayaz için Kıbrıs, Ağustos sonu tekrar beraberce Antalya/ Kemer gibi bir rotamız olacak tabii arada hep İstanbul var. Bol koşuşturmalı haraketli , sıcak sımsıcak bir yaz olsun. Hazalın baldır bacaklarını açalım, güneşlendirelim. Oğluşum büyüsün serpilsin çünkü çocuklara güneş ve deniz kadar iyi gelen başka birşey yok. Aslında bundan sonra öyle hızlı büyümesin. Yani zaman yavaş geçsin, Ayaz'ın çocukluğunun Hazal'ın bebekliğinin tadını çıkaralım. Bizim en verimli yaşlarımızı doya doya sindire sindire yaşayalım. Konuyu dağıtmadan yaz sezonuna dönüyorum.

Bu yaz yapmak istediklerim:

Bol bol piknik/ mangal yapalım
İlk maddeyle tezat da olsa biraz kilo vereyim
Yürüyüş yapalım/ yapabilelim
Evimizin kalabalığı bereketi eksik olmasın, çocuklarım hep büyük aileleri etraflarında büyüsün

Çünkü benim en güzel çocukluk anılarımda çoğunlukla kalabalık var, açık hava var, geziler var, hareket var, kuzenlerim var..

Daha somut istediklerim;

Adalara gitmek; hafta içi olsun, hafta sonu kalabalığını çekemem.
İzmir'e gitmek istiyordum, Gümüldür gezisinin başına iliştiriverdim.
Bu yıl kampa gidersek Gümüldür olsun istiyordum ki o da oldu zaten.
Akşamları Ayaz ve Hazal beni parkta karşılasınlar biraz eğlenelim.

geçen yaz sezonundan bir kare

Böyle mutlu mesut, Ayaz'ın doğum günü partisi ve Hazal'ın 6 aylık olmasıyla yeni sezona başlayalım.

hastalık..kısa kısa..

Hazal Hanım Çarşamba sabahı sık sık hapşırmaya ve öksürmeye başladı. İlk hastalığı bu hanımefendinin. Gün içinde devam etmiş ama akşam iyiydi. Gece uyandığında durmadan hapşırma ve öksürme devam etti. Uyurken bir şey yok ama uyanınca başlıyor. Burnu da tıkalı. Klasik geniz akıntısı yani. Tabii hemen serum fizyolojik yapıldı, buhar makinesi açıldı. Sabah uyandığında gene vardı ama azalmıştı, tekrar serum fizyolojik yaptım. İki kez emzirdim, babaannesine emanet edip çıktım. Bu sefer kaşlar gözler de kızarmıştı. Bakalım gün içinde nasıl seyredecek hastalığın durumu. Allah'tan yarın evdeyim. yoksa içim hiç rahat değil. Hastalık olacak tabii ama böyle ufak ufak atlatalım, ilerlemeden kurtulalım.

Bugün büyük gün, yıl sonu gösterisi ve başrolde Ayaz Bey var. Heyecanlıyız, akşamı nasıl ederim bilemiyorum. Aç tırtıl olacak kendisi.


Başrolü kapmış adamım, ne de olsa sanatçı ruhu da var yeteneği de. İçinden geliyor yani, Müzik, oyunculuk, edebiyat bunlara yatkınlığı var. Ben uzman değilim ama o kadar belli ki. Bakalım zaman neler gösterecek. Bu yolun sonunda içinden bir mühendis çıkması da büyük olasılık tabii. Mutlu olsun da başka birşey istemem.. Bugün için dileğimse kızımın hemen iyileşmesi..

3 Haziran 2015 Çarşamba

hızlı günler..

Hayat ne kadar hızlı, zaman ne çabuk geçiyor. Hazal 3 aylık olduktan tam iki gün sonra işe başladım ben. Şunu belirteyim ki ilk seferinden daha kolay oldu başlamam. Çünkü biliyorum ki oluyor. Yürütülebiliyor, anne sütü verebiliyorsun ve günün ne kadar büyük bir kısmı ondan uzak kalsan da annesi sensin. Gerçi ufak bir bunalım yaşamadım değil tam iki aylıkken kızım. Bir kaç gün depresyonda geçtikten sonra kocamın da telkinleriyle kendime geldim ve zehir etmedim kalan günlerimi kimseye.
Evde hayat daha yoğun daha hareketli tabii ki öncesine göre. Bir düzen oturttuk gidiyoruz. Şimdilik Hazal gündüzleri anneannesinde oluyor, Ayaz Serap Ablasıyla evde ve okulda akşamı getiriyor. Akşam olunca da evimizde buluşuyoruz hep beraber. Hazal annemde kalınca öğlenleri emzirmeye gidebiliyorum. Okullar kapanınca bir süre hep beraber annemde kalıp sonrasına da bakacağız.
Ağabey kardeşten bir resimle kapatalım bu kısa yazımızı..

benim güzelliklerim..