13 Ekim 2014 Pazartesi

tatilden.. 2014.. en güzel deniz..

Kaçırdığım, yazamadığın günlerin acısını çıkartayım dedim.

Tatilimizi Ağustos sıcağında Kıbrıs'ta yaptık. Yok delirmedik ancak bu vakitler uygun oldu. Tamam çok sıcak ama insan buradaki kadar kavrulmuyor. Gündüz zaten denize girip serinliyorsun, heryerde de klima olduğu için sıkıntı olmuyor. Gecenin ise bir zorluğu yok, sıcak işte bayıltmıyor. Tabii ben sıcak sever bir yaz insanı olduğum için benim için böyle..

Biz kimsenin giremediği kapalı Maraş'taydık. Barış harekatından sonra kimseler paylaşamamış ve burası terk edilmiş bir hayalet şehir olarak kalmış. İçeride sadece bizim orduevimiz ve BM'nin yeri var. Bunun dışında giriş yasak. Gitmeden hiç araştıramamıştım, döndükten sonra iyice okudum. Genel bilgi ise şurada okunabilir. Harekattan önce tüm Avrupanın en popüler tatil yeriymiş. Bizim görebildiğimiz kadarıyla bugün de hala çoğu yerden daha modern daha güzel ve deniz de şimdiye kadar gördüğüm en harika deniz.

Bol fotoğraflı bir post geliyor.

 
su kuşum, hergün denizi bulunca keyif yapmak ağır bastı, öğleden sonraları genelde dedesiyle siesta yaparak geçirdi.

 
denize girdiğinde yaklaşık 1,5 saat çıkaramadık..

 
bu yılın bonusu yüzmeyi öğrendi.. tatile çıkmadan hemen önce havuzda yüzmeyi başarmıştı..

 
 
İlk günler akşamları Ayaz'ı eğlendirmekte biraz zorlansak da, bak yavrum çocuklar çocuklarla oynar git arkadaş bul telkinleri sonucu ilk önce bir kız arkadaş edindi. Aman tanrım, bu güzel kız odasına çıkıyor, bizimki yerinden kıpırdamıyor arkadaşı geri gelir de onu bulamazsa diye. Haber vermeden biryere ayrılmıyor. Daha sonra arkadaşlar çoğaldı, arkadaşlarına büyük bir saygıyla davranıyor. Nasıl sadık nasıl centilmen hayran kaldım. Kendimizle de gurur duydum desem yalan olmaz. Son iki gün de Ankara'dan gelen ahbaplarımızın oğluyla çok güzel vakit geçirmiş, biz babaanne ve dedesine emanet edip biraz gezilere katıldık, azcık kumar oynadık. Kıbrıs'a gidip de kumarhane görmeden olmazdı.


 
aksiyon peşinde..

 
bu da bizim anne&baba olarak başbaşa çıktığımız Girne turundan. Pamuk Prensesin ve bir çok masalın sembol şatosu meğer Kıbrıstaki bu şatodan esinlenerek yapılmış.
Çok güzel ve bir o kadar da yorucu bir geziydi.

 
odamızdan sabah güneşin doğuşu..

 
dönmek istemeyen kuş..

9 Ekim 2014 Perşembe

19. hafta..

Bebeğimin hareketlerini hissetmemle birlikte şevkim de arttı tabii ki. Daha bir keyfe geldim, kafaca daha bir rahatladım. Bir de 2 li ve 3 lü testler iyi sonuçlar getirdi benden iyisi yok. Ne de olsa yaş oldu 36, oranlar daha yüksek katsayılar daha yüksek.
Ne yalan söyleyeyim, zor başlayan gebelik zor devam ediyor. Magnezyumu ilaç olarak değil de beslenmeyle takviye etmeye çalıştım, karşılığını aldım. Kramplarla şimdilik yolumuzu ayırdık. Yine de nasıl bir yorgunum, nasıl bitiğim, 2 saat koştursam 3. saat bayılasım geliyor. Mesela geçen ay Ayaz'ın doğumgünü partisinin ertesi günü hurdaya çıktım diyebilirim. Bütün gün yattım.
Sanırım bu hamileliğimin bana hediyesi; hamile kadın halleri. Biraz dur biraz otur, kendini normal insan zannetme diyor. Bu da bana dokunuyor. Birilerine yapamıyorum demek, gelemem halim yok, bir günde üç işi yapamam demek ne kadar ağırıma gidiyor bilemezsiniz. Etrafındaki insanlar da ne kadar anlayışlı olsalar da keseri kendine yontuyor, sıra kendilerine geldi mi bozuluveriyorlar. Bundan sonraki kararım önce kendimi düşünmek. Bu kendim 4 kişiyi kapsasa da :) mevcut enerjimi çekirdek ailem için kullanabilirim ancak. Bebeğimin dediği gibi biraz durmam biraz oturmam, kalkabildiğim zaman da en yakınımdakilere sarılmam gerek.
Daha hazırlıklarla ilgili bir durumum yok, sadece dayım bebiş için beşik yolladı şimdilik o kadar.
Bu arada beklenen haber geldi, unisex kıyafetlerin yanına pembeleri de eklemem gerekecek.