Fikir vermesi için o zamanlar not aldığım bir kaç tabloyu eklemek istedim.
AYAZ 2 AYLIK RUTİN
7:30 YEMEK
8:30 UYKU
10:00 YEMEK
11:00 UYKU
12:30 YEMEK
13:30 UYKU
15:00 YEMEK
16:00 KISA UYKU (1 SAAT)
17:00 YEMEK
18:30 KISA UYKU (30 DAKİKA)
19:00 YEMEK
19:30 AKTİVİTE
20:30 YEMEK
21:00 GECE UYKUSU
22:00 UYKUDA YEMEK
23:30 UYKUDA YEMEK
03:30 UYKUDA YEMEK
2 aylık Ayaz bir saat uyanık kalıp bir buçuk saat uyuyormuş. Bunlar tabii ki yaklaşık değerler. Saatler değil aralıklar önemli.
***
AYAZ 3 AYLIK RUTİN
7:00 YEMEK 06:30 YEMEK
8:30 UYKU 08:20 UYKU
10:00 YEMEK 09:45 YEMEK
11:30 UYKU 11:20 UYKU
13:00 YEMEK 13:00 YEMEK
14:30 UYKU 14:35 UYKU
16:00 YEMEK 16:15 YEMEK
17:40 YEMEK+KISA UYKU (30 DAKİKA) 17:30 YEMEK + KISA UYKU (40-60 DAK)
18:30 AKTİVİTE 18:30 AKTİVİTE
19:40 YEMEK 19:30 YEMEK
20:40 YEMEK 20:30 YEMEK
21:00 GECE UYKUSU 23:00 UYKUDA YEMEK
23:30 UYKUDA YEMEK 03:00/04:00 UYKUDA YEMEK
04:00 UYKUDA YEMEK
3. ay bizim için geçiş zamanı olmuş, uyanık kalma aralıklarını arttırmaya uyku saatlerini indirmeye çalışmışız. Bunun için 3,5 aylık ayrı bir rutin bile yazmışım, bu ulaşılmak istenen düzeydi
***
AYAZ 3 BUÇUK AYLIK RUTİN
06:30 YEMEK
08:20 UYKU
09:45 YEMEK
11:20 UYKU
13:00 YEMEK
14:35 UYKU
16:15 YEMEK
17:30 YEMEK + KISA UYKU (40-60 DAK)
18:30 AKTİVİTE
19:30 YEMEK
20:30 YEMEK
23:00 UYKUDA YEMEK
03:00/04:00 UYKUDA YEMEK
***
AYAZ 4 AYLIK RUTİN
06:00 UYKUDA YEMEK
07:00 UYANMA
09:00 YEMEK + KISA UYKU (40-60 DAK)
09:45 UYANMA + AKTİVİTE
11:20 UYKU
12:45 YEMEK
14:30 UYKU
16:30 YEMEK
17:45 KISA UYKU (40-60 DAK)
18:45 UYANMA + AKTİVİTE
20:15 YEMEK + GECE UYKUSU
23:00 UYKUDA YEMEK
03:00 UYKUDA YEMEK
Yaklaşık 5. aya kadar rutin üzerinde biraz sıklıkla değişiklik yapmak gerekiyor. Bebeğin gereksinimleri farklılaşıyor. Benim bu kadar farklı ve detaylı tablolar yapmamın bir nedeni de Ayaz 4 aylıkken işe başlayacağım için rutinin yanında saatleri de yerleştirmek istememdi. Sağmaktan çok kendim emzirebilmek istediğim için, öğlen eve geldiğimde ya da akşam erken geldiğimde uyanmasına ve yemesine denk gelmesini ayarlamaya çalışmıştım. Yalnızca bir bazen de iki öğünü biberondan aldı.
Ek besinlere başladıktan sonra(6. ay) bebeğin ihtiyaçları çok daha farklılaşıyor, hareketleniyor, ek besinler de oturduktan sonra pek değişiklik yapmak gerekmiyor. Yazın Ayaz'ın gündüz uykuları ikiye inmişti. Daha sonra da daha yeni yeni bira indirdik. Bu düzen de epeyce süreceğe benzer. İlk altı aydan sonra rutin değişikliği için çok da vakit ayırmanız gerekmiyor.
Şuradaki yazıda da Ayaz'ın 12-18 aylık rutini hakkında bilgi vermiştim.
Not: Bu rutinlerin gece uykusundan sonraki kısmı hiç tutmadı, ben de gece için pek çaba harcamadım zaten ki şimdi çok pişmanım.
düzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Ocak 2011 Perşembe
19 Ocak 2011 Çarşamba
bir rutinin avantajları, dikkat edilmesi gerekenler..
Bir önceki yazıdan da anlaşılacağı üzere ben Ayaz için bir rutin oluşturmaya üç ayını doldurmadan başlamışım. Zaten bizim adetlerimize uyduğu üzere yaklaşık kırk gün kadar bir rüyada gibi oluyorsunuz. Ben bebeğime doymak, onu her anını yaşamak için ve oğluma o güzel güven duygusunu ve annesini yanında olduğunu hissini verip, bu yeni dünyaya alışma aşamasında olduğunu düşündüğüm için, doktorların söylediği her istediğinde emzir prensibini uygulamıştım. İstediğinde uyusun, istediğinde emsin, istediğinde oynasın.
Gerçekten iyi bir gözlemci olmasanız bile bebeğinizle o kadar içiçe oluyorsunuz ki onun ihtiyacının ne olduğunu bir süre sonra fark edebilir hale geliyorsunuz. Oğluşumun iki ayı dolduğunda, bu her istediğinde istediği olsun durumu ikimiz için de gereksiz hale gelmeye başlamıştı. Böylece üç günümü tam konsantre şekilde, evde onun durumunu gözlemlemeye ayırdım. Uyku aralıklarını tespit ettikten sonra, gerisi çorap söküğü gibi geldi. Benim bu işe başlarken mottom çalışacak olmamdı. Oğlumu rutine oturtmuş, onun günün hangi vaktinde ne yaptığını biliyor olacaktım ve onun uykusunu, beslenmesini vb. kimsenin ellerine bırakmamış olacaktım. Şimdi düşünüyorum da güzel bir mantık olmakla birlikte çalışıyor olmak gerekmiyor. Her bebeğin ve her annenin buna ihtiyacı var.
Daha önce de yazdığım gibi bence dezavantajı yok, o halde avantajlarına ve uygularken dikkat edilmesi gerekenlere geçelim;
Not: Bazen düzen bazen rutin kelimesini kullanıyorum, Türkçe'de anlam olarak bu iki kelimeden biri daha doğru olabiliyor. Kurulan cümleye göre değişiyor.
Gerçekten iyi bir gözlemci olmasanız bile bebeğinizle o kadar içiçe oluyorsunuz ki onun ihtiyacının ne olduğunu bir süre sonra fark edebilir hale geliyorsunuz. Oğluşumun iki ayı dolduğunda, bu her istediğinde istediği olsun durumu ikimiz için de gereksiz hale gelmeye başlamıştı. Böylece üç günümü tam konsantre şekilde, evde onun durumunu gözlemlemeye ayırdım. Uyku aralıklarını tespit ettikten sonra, gerisi çorap söküğü gibi geldi. Benim bu işe başlarken mottom çalışacak olmamdı. Oğlumu rutine oturtmuş, onun günün hangi vaktinde ne yaptığını biliyor olacaktım ve onun uykusunu, beslenmesini vb. kimsenin ellerine bırakmamış olacaktım. Şimdi düşünüyorum da güzel bir mantık olmakla birlikte çalışıyor olmak gerekmiyor. Her bebeğin ve her annenin buna ihtiyacı var.
Daha önce de yazdığım gibi bence dezavantajı yok, o halde avantajlarına ve uygularken dikkat edilmesi gerekenlere geçelim;
- Bebek demek düzen demek. Kendine göre bir düzene alışmış ve o yolda giden bir bebeğin ne kadar huzurlu ve mutlu olduğunu gördüğünüzde aradaki farka inanamayacaksınız.
- İlk başlarda biraz emek istese de (örneğin düzeni oturtmak için bir süre evde kalıp devam etmeniz gerekebilir, bizim için üç gün yeterli gelirdi genellikle) sonra bunu kaymağını bol bol yiyorsunuz. Özellikle dokuz aydan sonra rutinde yapılacak değişiklik için o kadar da zorlanmıyorsunuz.
- Ne zaman dışarı çıkıp bir kahve içebileceğinizi biliyorsunuz. Ne kadar vaktiniz olduğunu biliyorsunuz, bebeğiniz yanınızdaysa ne zaman neşeli ne zaman huzursuz olabileceğini biliyorsunuz.
- Artık aç mı, uykusu mu var, başka bir sıkıntısı mı var %99 emin olabiliyorsunuz.
- Kitapta da özellikle belirtildiği gibi bu bir rutin. Saatlere bağlı bir durum değil. Örneğin bebeğim 7'de uyanır, 10'da uyur değil de bebeğim yaklaşık 7 civarı uyanır, yaklaşık üç saat sonra uykusu gelir, uyanık kalabilme süresi üç saattir vb.
- Ayaz genellikle saat gibi tam 7 de uyandığı için bizde bu rutin durumu gerçekten de neredeyse saate bağlanmıştı. Biz de bir yere gideceksek bile onun rutinine uyum göstermeye azami dikkat ettik. Örneğin nerede olursak olalım, uyku saatinde uyuttuk. Tabii ki bu bir alışveriş merkezinde olamazdı. Ev gezmelerinden bahsediyorum daha çok. Bu bizim için de çok rahat oldu, bir arkadaşımıza gittiysek saat 20:30-21:00 den itibaren bebeksiz dostlarımızın bildiği eksi halimize geri dönüyorduk. O saate kadar da onlar da Ayaz'ı sevmenin tadını çıkarıyorlardı. Böylece birine gideceğimiz zaman Ayaz'ı başka bir yere bırakmamız gerekmedi hiç.
- Dışarı çıkacağımız ve uzun süreceği zamansa genelde babaanne ya da anneanneye bıraktık. Ayaz uyanınca emzirip çıkıyordum, böylece bir sonraki uaynmasına kadar bana zaman kalıyordu. Bu o zamanki rutinimize göre 4 ya da 6 saat demekti.
- Tabii bu yazdıklarım daha çok bizim için iyi gibi görünse de bunların bebeği de nasıl rahatlatacağını olayları tersine çevirerek anlayabilirsiniz.
- Daha önce da bahsettiğim gibi uzun araba yolculuğumuzda bile yola çıkışımızı ve molaları Ayaz'a göre ayarlamış, çok da rahat etmiştik.
- Ben bu uygulamaya başladığımızda Berrin'e de (Ayaz'a bakan teyzesi) detaylı olarak anlattım. Yaklaşık bir buçuk ay kadar da onunla beraber uygulamış olduk. Böylece Berrin de gözlem ve rutini kendi aklında oturttu. Ben işe başladıktan sonra en az benim kadar güzel uyguladı. Gerektiğinde hep bana sordu.
- Çalışıyor olsam da değişiklik yapmak gerektiğini gayet iyi gözlemleyebildim. Berrin'in de fikrini aldım, birlikte uyguladık. Genellikle geçiş dönemlerini haftasonuna getirdim ki ben başlayayım o da gerisini getirsin.
Not: Bazen düzen bazen rutin kelimesini kullanıyorum, Türkçe'de anlam olarak bu iki kelimeden biri daha doğru olabiliyor. Kurulan cümleye göre değişiyor.
rutin..Tracy Hogg..
Bu yazıyı yazmaya 12.12.2009 tarihinde henüz işe dönmeden başlamışım. Eski kayıtları incelerken, bir türlü yazmadığım Tracy Hogg konusu da içimde ukteyken toparlayıp şimdi yayınlıyorum.
Tracy Hogg ile tanışmam hamileliğimin ilk dönemlerinde oldu. Okuduğum bir çok anne-bebek blogunda kitabından bahsediliyordu. Sürekli bir yerlerde rutin, yatır-kaldır, E.A.S.Y, ile ilgili bilgiler okuyordum. Buna rağmen o zamanlar bu okuduklarım çok da anlamlı gelmemişti. Ne zamanki bebeğim dünyaya geldi ve onu daha iyi anlayabilmek, gözlemleyebilmek ve tabii ki gündüz ve gece uykularını onun için anlamlı benim için de mantıklı sürelere getirebilmek için araştırma yapmaya başladım, işte o zaman karşıma yine Tracy Hogg çıktı. İnternetten okuduklarımla kendimize göre bir düzen oturttuk ve gündüz için bir rutin belirledik. Gece uyanmalarına dokunmayı o sıralar pek düşünmedim. Okuduklarıma dayanarak zaten bir rutin belirleme işine girişmiştim. Tam da bu dönemde kavuştuğum "Bebek Bakımı Sorunlarına Mucize Çözümler" kitabı bir çok derdime çare oldu.
E.A.S.Y yani Eat, Activity, Sleep, Your Time gerçekten de harika. Sonradan daha iyi anladığımız şekilde Ayaz demek düzen demek. Şanslıyım ki ben bu konuda düzen seven ve buna uyan bir bebeğe sahiptim. Uygulamak çok da zor olmadı. Ancak kitapta da bahsedildiği gibi daha zor ya da daha kolay her bebeğin buna uyum sağlayabileceğini, sonuçta bir rutine oturan her bebeğin de daha kolay bebek olacağını düşünüyorum.
Bu düzeni oturtmanın bir dezavantajı olduğuna inanmıyorum. İlk günlerde özellikle büyüklerden, daha da özellikle kendi annemden, "ne bu askeri disiplin mi" gibi tepkiler geldiyse de bugün geldiğimiz noktada herkes bu durumdan çok memnun. Herkes Ayaz'ın kaçta uyuyacağını/uyanacağını biliyor. Kaçta ne yiyeceğini biliyor. Böylece özellikle sorumluluğun onlara kaldığı zamanda (ben yokken ki genelde olmuyorum) omuzlarındaki yük azalmış oluyor. Artık bir seneden beri hayatının düzenli sürmesine alışmış oğlum da çok mutlu oluyor. Yemek konusunda sorun çıkarmıyor. Ama az ama çok o gün o saatteki öğünü atlamıyor. O günkü uykusunu atlamıyor, az ya da çok, biraz erken ya da biraz geç mutlaka düzenine uyuluyor. Tabii ki nadiren de olsa yeri geldiğinde onu bizim düzene adapte ediyoruz. Biraz erken uyutabiliyoruz mesela ya da biraz geç. Daha çoğunluklaysa biz onun düzenine uyuyoruz.
Böylece ne zaman uyur ne zaman uyanır, dolayısıyla biz ne zaman dışarda olabiliriz(Ayaz'la ya da Ayaz'sız), ne zaman misafir kabul edebiliriz bunların hepsi belli olduğu için de huzura kavuştuk ailecek.
Ben kitaptaki tavsiyelerden maalesef sadece E.A.S.Y kısmını uygulayabildim. Yatır/Kaldır uygulayamadım mesela ki hepiniz uyku konusundaki durumumuzu biliyorsunuz. Beslenmeyle ilgili doktorumuzun önerilerini takip ettik, Ayaz'da iştahlı bir çocuk olduğu için sorun yaşamadık. Tuvalet eğitimi kısmını ise bir daha gözden geçirmek istiyorum. Bu konuda da çalışmalara hafiften başladık. Bunun için iki yaşını beklemek taraftarı değilim, iki yaşını doldurmadan bu yaz bu defteri de tamamen kapatmayı hedefliyorum.
Bu konuyu birkaç yazıda daha irdeleyeceğim.
Şunu da yazmadan geçmeyeyim, yeni doğum yapan ya da yapacak olan tanıdığım herkese önerdiğim ilk şey bu kitap oluyor. Hatta çevresindekilere de hediye olarak bunu öneriyorum. E.A.S.Y günler diliyorum.
Tracy Hogg ile tanışmam hamileliğimin ilk dönemlerinde oldu. Okuduğum bir çok anne-bebek blogunda kitabından bahsediliyordu. Sürekli bir yerlerde rutin, yatır-kaldır, E.A.S.Y, ile ilgili bilgiler okuyordum. Buna rağmen o zamanlar bu okuduklarım çok da anlamlı gelmemişti. Ne zamanki bebeğim dünyaya geldi ve onu daha iyi anlayabilmek, gözlemleyebilmek ve tabii ki gündüz ve gece uykularını onun için anlamlı benim için de mantıklı sürelere getirebilmek için araştırma yapmaya başladım, işte o zaman karşıma yine Tracy Hogg çıktı. İnternetten okuduklarımla kendimize göre bir düzen oturttuk ve gündüz için bir rutin belirledik. Gece uyanmalarına dokunmayı o sıralar pek düşünmedim. Okuduklarıma dayanarak zaten bir rutin belirleme işine girişmiştim. Tam da bu dönemde kavuştuğum "Bebek Bakımı Sorunlarına Mucize Çözümler" kitabı bir çok derdime çare oldu.
E.A.S.Y yani Eat, Activity, Sleep, Your Time gerçekten de harika. Sonradan daha iyi anladığımız şekilde Ayaz demek düzen demek. Şanslıyım ki ben bu konuda düzen seven ve buna uyan bir bebeğe sahiptim. Uygulamak çok da zor olmadı. Ancak kitapta da bahsedildiği gibi daha zor ya da daha kolay her bebeğin buna uyum sağlayabileceğini, sonuçta bir rutine oturan her bebeğin de daha kolay bebek olacağını düşünüyorum.
Bu düzeni oturtmanın bir dezavantajı olduğuna inanmıyorum. İlk günlerde özellikle büyüklerden, daha da özellikle kendi annemden, "ne bu askeri disiplin mi" gibi tepkiler geldiyse de bugün geldiğimiz noktada herkes bu durumdan çok memnun. Herkes Ayaz'ın kaçta uyuyacağını/uyanacağını biliyor. Kaçta ne yiyeceğini biliyor. Böylece özellikle sorumluluğun onlara kaldığı zamanda (ben yokken ki genelde olmuyorum) omuzlarındaki yük azalmış oluyor. Artık bir seneden beri hayatının düzenli sürmesine alışmış oğlum da çok mutlu oluyor. Yemek konusunda sorun çıkarmıyor. Ama az ama çok o gün o saatteki öğünü atlamıyor. O günkü uykusunu atlamıyor, az ya da çok, biraz erken ya da biraz geç mutlaka düzenine uyuluyor. Tabii ki nadiren de olsa yeri geldiğinde onu bizim düzene adapte ediyoruz. Biraz erken uyutabiliyoruz mesela ya da biraz geç. Daha çoğunluklaysa biz onun düzenine uyuyoruz.
Böylece ne zaman uyur ne zaman uyanır, dolayısıyla biz ne zaman dışarda olabiliriz(Ayaz'la ya da Ayaz'sız), ne zaman misafir kabul edebiliriz bunların hepsi belli olduğu için de huzura kavuştuk ailecek.
Ben kitaptaki tavsiyelerden maalesef sadece E.A.S.Y kısmını uygulayabildim. Yatır/Kaldır uygulayamadım mesela ki hepiniz uyku konusundaki durumumuzu biliyorsunuz. Beslenmeyle ilgili doktorumuzun önerilerini takip ettik, Ayaz'da iştahlı bir çocuk olduğu için sorun yaşamadık. Tuvalet eğitimi kısmını ise bir daha gözden geçirmek istiyorum. Bu konuda da çalışmalara hafiften başladık. Bunun için iki yaşını beklemek taraftarı değilim, iki yaşını doldurmadan bu yaz bu defteri de tamamen kapatmayı hedefliyorum.
Bu konuyu birkaç yazıda daha irdeleyeceğim.
Şunu da yazmadan geçmeyeyim, yeni doğum yapan ya da yapacak olan tanıdığım herkese önerdiğim ilk şey bu kitap oluyor. Hatta çevresindekilere de hediye olarak bunu öneriyorum. E.A.S.Y günler diliyorum.
Etiketler:
Ayaz büyürken,
düzen,
rutin
28 Aralık 2010 Salı
15 Aylık Ayaz'ın günlük düzeni..
Ayaz'ın günlük rutininden bahsetmek istedim. Eski notlarıma baktıkça, eski rutinleri de keşke yayınlasaymışım diyorum. Zararın neresinden dönülse kardır diyerek de oğlumun şimdiki rutinini yazmaya başlıyorum. Belki toparlayabilirsem eskileri de yayınlarım ara ara.
08:00 uyanıyor: Eskiden 07:00'dı yanımda yattığından beri uzadı bu süre. Aslında eski saati daha çok severdim, çünkü bir saat kadar birlikte vakit geçirebiliyorduk.
08:20 kahvaltı: Uyandıktan 20 dakika kadar sonra kahvaltı ediyor aslen. Ancak bir yarım saat/ 40 dakika beklemesi gerekiyorsa, uyanınca hemen ballı süt yapıp veriyorum.
10:00 meyve: Kahvaltıdan bir saat kadar sonra. Meyveyle birlikte demir takviyesini de veriyoruz ki c vitamini ile emilimi artsın.
12:00 öğlen öğünü: Hala içinde eti, herşeysi olan tuzsuz sebze çorbasını içiyor oğlum. Sebze püresini yiyor daha doğru olabilir. Hatta artık sebze yemeği kıvamında..
12:30 - 15:30 uyku: Bu kadar uyuyor mu? Evet! Tek uykuya indirdiğimizden beri yaklaşık iki buçuk-üç saat uyuyor.
15:30 uyandığında: İşte tam da buraya bir öğün eklemeliyim. Bu kuru meyve, meyve suyu, ballı süt, az miktar kek ya da kurabiye gibi bişeyler olacak sanırım.
17:00 yoğurt: Bir koca kase yoğurt yiyor sade olarak. Evde mayalıyorum.
19:00 - 19:30 akşam yemeği: Biz ne yersek onu yiyor. Çorba ve ana yemek oluyor. Yanında pilav varsa bayılıyor. Bazen ona uygun olmazsa heme köfte, makarna vs ile destekliyorum.
21:00 uyku: Genelde çeyrek kala gibi odaya çekiliyoruz. Uyuması ise yarım saati buluyor.
Şimdi düşündüm de yemek ve uyku rutini gibi olmuş. Aradaki aktiviteleri yeni yılın planlarını uygulamaya koyarken yazarım.
08:00 uyanıyor: Eskiden 07:00'dı yanımda yattığından beri uzadı bu süre. Aslında eski saati daha çok severdim, çünkü bir saat kadar birlikte vakit geçirebiliyorduk.
08:20 kahvaltı: Uyandıktan 20 dakika kadar sonra kahvaltı ediyor aslen. Ancak bir yarım saat/ 40 dakika beklemesi gerekiyorsa, uyanınca hemen ballı süt yapıp veriyorum.
10:00 meyve: Kahvaltıdan bir saat kadar sonra. Meyveyle birlikte demir takviyesini de veriyoruz ki c vitamini ile emilimi artsın.
12:00 öğlen öğünü: Hala içinde eti, herşeysi olan tuzsuz sebze çorbasını içiyor oğlum. Sebze püresini yiyor daha doğru olabilir. Hatta artık sebze yemeği kıvamında..
12:30 - 15:30 uyku: Bu kadar uyuyor mu? Evet! Tek uykuya indirdiğimizden beri yaklaşık iki buçuk-üç saat uyuyor.
15:30 uyandığında: İşte tam da buraya bir öğün eklemeliyim. Bu kuru meyve, meyve suyu, ballı süt, az miktar kek ya da kurabiye gibi bişeyler olacak sanırım.
17:00 yoğurt: Bir koca kase yoğurt yiyor sade olarak. Evde mayalıyorum.
19:00 - 19:30 akşam yemeği: Biz ne yersek onu yiyor. Çorba ve ana yemek oluyor. Yanında pilav varsa bayılıyor. Bazen ona uygun olmazsa heme köfte, makarna vs ile destekliyorum.
21:00 uyku: Genelde çeyrek kala gibi odaya çekiliyoruz. Uyuması ise yarım saati buluyor.
Şimdi düşündüm de yemek ve uyku rutini gibi olmuş. Aradaki aktiviteleri yeni yılın planlarını uygulamaya koyarken yazarım.
Etiketler:
12-18 ay rutin,
Ayaz büyürken,
düzen,
rutin
uyku serisi I
Kabul ediyorum ben bu konuda biraz ehlikeyfim. İpleri de oğlumun eline vermişim gidiyorum. Ancak gelişmeleri ve gerilemeleri de aktarmadan edemiyorum.
Geldiğimiz aşama; Ayaz artık bana sarılarak ya da sallanarak uyumuyor. Ancak maalesef ki hala saçlarımı severek ve benimle uyuyor. Ben varsam benimle o kadar. Ayrıca firardan sonra bizim yatağımızda bizimle(hatta benimle) uyuyor.
Oğluma artık uyku vakti geldiğini söylüyorum. Bunu söylemek için uyku saatine doğru onun çok uzatmayacağı bir aktivite yapıyoruz. Yani bütün hareketli oyunlar bitmiş, Ayaz koltukta ya birimizle kitap okuyor ya da önüne verdiğimiz hadi bununla oynayalım dediğimiz oyuncaklarla oynuyor oluyor. Tabii bu aktivitelerden sıkılma süresi genellikle 2 dakika olmakla birlikte en çok 10 dakikayı buluyor diyebilirim. Koltuktan iniyor. Koltukta oynamaya başlamadan önce de inmek istediğinde uyumaya gideceğimizi söylüyorum. Dolayısıyla indiğinde kaderine razı oluyor. Emziğini ya ben veriyorum ya da ortalığa koyuyorum, o da hemen gidip alıyor. Babasına el sallıyor, bazen de öpüyor(evde başkaları varsa onlara da el sallıyor) sonra bizim büyük yatağa gidip yatıyoruz birlikte. Bazen öncelikle kitap okuyoruz, her zaman değil. Bunu onun uyku durumunu gözlemleyerek yapıyorum. Biraz direnecek gibiyse, önceden kitap okuyorum ki biraz daha yumuşasın. Kitap okurken de hafif yatay, bana yaslanır pozisyonda olmasına dikkat ediyorum ki iyice mayışsın. Sonra yatıyoruz. O hemen benim saçlara yapışıyor. Ben de masal anlatıyorum ki genelde bu aşamada hemen uyuyor. Masalla uyumazsa da ninni söylüyorum. Tabii aralarda kalkmaya çalışıyor ve ağlayacak gibi yapıyor ama hiç istifimi bozmadan yatırıyorum tekrar tekrar, en sonunda sabitleniyor. Uzun uzun anlattım ki belki herkes bir ipucu çıkarır kendine göre.
Gece uyanmaları epeyce düzeldi. Ben yanında olduğum için hemen mama verdiğimde, su verdiğimde ya da ben yanındayım dediğimde, ya da saçımı yakaladığında geri uyuyor. Ne istediğini kestirebiliyorum çünkü çocuğunuzu iyi gözlemlerseniz bunlar gerçekten anlaşılıyor. Tek sorun mama istiyorsa ve mama yoksa hazırda, bir türlü tekrar uyutamıyorum. Öyle denedim, mama içmeden uyusun dedim ama olmadı. Ben de başka taktik geliştirdim.
Bebeğinizi/ çocuğunuzu gerçekten iyi gözlemlerseniz neye hazır olduğunu bundan sonraki aşamayı da görebilirsiniz. Örneğin eskiden Ayaz'ı gece beslemememi söylediklerinde bunun imkanı olmadığını biliyordum, onun bunu kabullenmeyeceğini de biliyordum. Şimdi de farkındayım ki artık gece beslenmesine ihtiyacı yok. Ancak Ayaz öyle dikte ederek yönlendirilebilen bir bebek de değil. Ben de artık gece kendim yatarken 23:00-24:00 civarı mama vermeyi ve bu mamayı da gittikçe sulandırarak vermeyi denemeye başladım. Gittikçe sulandırarak vermek zaten doktorumuzun da önerisiydi. Bir süre sonra bu gittikçe suya dönüşen öğünü atlayacağını düşünüyorum. Bir de sabaha karşı o uyanmadan bir öğün vererek(05:00 gibi), bütün gece uyumayı sağlarsam yakında bu beslenmeleri de bırakacak tahminim.
Şuanda öksürdüğü için yatakları ayırmayacağım ancak, önümüzdeki bir hafta/ on gün için de bu da plana dahil olacak. Zaten bu sürede bütün gece uyuma ve gece beslenmesinin düzene girmesi için ancak yetecek bir süre.
Sonra da yanına yatmadan uyumasına gelecek sıra. Bunu da o zaman anlatırım.
Yazdığım gibi çocuklar kendilerinin neye hazır olduğunu gerçekten belli ediyorlar. Onları gözlemleyerek harete etmek en iyisi. Tabii ikinci gelirse eğer, kendi kendine uyumayı çok daha erken öğreteceğimden-en azından dneyeceğimden emin olabilirsiniz..
Geldiğimiz aşama; Ayaz artık bana sarılarak ya da sallanarak uyumuyor. Ancak maalesef ki hala saçlarımı severek ve benimle uyuyor. Ben varsam benimle o kadar. Ayrıca firardan sonra bizim yatağımızda bizimle(hatta benimle) uyuyor.
Oğluma artık uyku vakti geldiğini söylüyorum. Bunu söylemek için uyku saatine doğru onun çok uzatmayacağı bir aktivite yapıyoruz. Yani bütün hareketli oyunlar bitmiş, Ayaz koltukta ya birimizle kitap okuyor ya da önüne verdiğimiz hadi bununla oynayalım dediğimiz oyuncaklarla oynuyor oluyor. Tabii bu aktivitelerden sıkılma süresi genellikle 2 dakika olmakla birlikte en çok 10 dakikayı buluyor diyebilirim. Koltuktan iniyor. Koltukta oynamaya başlamadan önce de inmek istediğinde uyumaya gideceğimizi söylüyorum. Dolayısıyla indiğinde kaderine razı oluyor. Emziğini ya ben veriyorum ya da ortalığa koyuyorum, o da hemen gidip alıyor. Babasına el sallıyor, bazen de öpüyor(evde başkaları varsa onlara da el sallıyor) sonra bizim büyük yatağa gidip yatıyoruz birlikte. Bazen öncelikle kitap okuyoruz, her zaman değil. Bunu onun uyku durumunu gözlemleyerek yapıyorum. Biraz direnecek gibiyse, önceden kitap okuyorum ki biraz daha yumuşasın. Kitap okurken de hafif yatay, bana yaslanır pozisyonda olmasına dikkat ediyorum ki iyice mayışsın. Sonra yatıyoruz. O hemen benim saçlara yapışıyor. Ben de masal anlatıyorum ki genelde bu aşamada hemen uyuyor. Masalla uyumazsa da ninni söylüyorum. Tabii aralarda kalkmaya çalışıyor ve ağlayacak gibi yapıyor ama hiç istifimi bozmadan yatırıyorum tekrar tekrar, en sonunda sabitleniyor. Uzun uzun anlattım ki belki herkes bir ipucu çıkarır kendine göre.
Gece uyanmaları epeyce düzeldi. Ben yanında olduğum için hemen mama verdiğimde, su verdiğimde ya da ben yanındayım dediğimde, ya da saçımı yakaladığında geri uyuyor. Ne istediğini kestirebiliyorum çünkü çocuğunuzu iyi gözlemlerseniz bunlar gerçekten anlaşılıyor. Tek sorun mama istiyorsa ve mama yoksa hazırda, bir türlü tekrar uyutamıyorum. Öyle denedim, mama içmeden uyusun dedim ama olmadı. Ben de başka taktik geliştirdim.
Bebeğinizi/ çocuğunuzu gerçekten iyi gözlemlerseniz neye hazır olduğunu bundan sonraki aşamayı da görebilirsiniz. Örneğin eskiden Ayaz'ı gece beslemememi söylediklerinde bunun imkanı olmadığını biliyordum, onun bunu kabullenmeyeceğini de biliyordum. Şimdi de farkındayım ki artık gece beslenmesine ihtiyacı yok. Ancak Ayaz öyle dikte ederek yönlendirilebilen bir bebek de değil. Ben de artık gece kendim yatarken 23:00-24:00 civarı mama vermeyi ve bu mamayı da gittikçe sulandırarak vermeyi denemeye başladım. Gittikçe sulandırarak vermek zaten doktorumuzun da önerisiydi. Bir süre sonra bu gittikçe suya dönüşen öğünü atlayacağını düşünüyorum. Bir de sabaha karşı o uyanmadan bir öğün vererek(05:00 gibi), bütün gece uyumayı sağlarsam yakında bu beslenmeleri de bırakacak tahminim.
Şuanda öksürdüğü için yatakları ayırmayacağım ancak, önümüzdeki bir hafta/ on gün için de bu da plana dahil olacak. Zaten bu sürede bütün gece uyuma ve gece beslenmesinin düzene girmesi için ancak yetecek bir süre.
Sonra da yanına yatmadan uyumasına gelecek sıra. Bunu da o zaman anlatırım.
Yazdığım gibi çocuklar kendilerinin neye hazır olduğunu gerçekten belli ediyorlar. Onları gözlemleyerek harete etmek en iyisi. Tabii ikinci gelirse eğer, kendi kendine uyumayı çok daha erken öğreteceğimden-en azından dneyeceğimden emin olabilirsiniz..
17 Aralık 2010 Cuma
düzen.. düzen..
Bazen bazı şeyleri akışına bırakmak gerekir. Akışına bırakmazsanız çok yorulursunuz. Özellikle de zihnen yorulursunuz. Bazense akışına bırakmamak, dizginleri ele almak gerekir. Planlı hareket edemezseniz çok yorulursunuz, hem zihnen hem de fiziksel olarak.
Hayatı kendim için, dolayısıyla da ailem için daha kolaylaştırmam gerek çünkü yıpratıcı olabiliyor.
Ayaz doğduktan sonra, hatta işe dönmeme az kala, ev işi-yemek düzenini oturtmam gerektiğini biliyordum. Aylar geçti, kendince bir düzen kuruldu ama olmuyor. Ben de dizginleri ele almaya karar verdim. Tam da yılsonu, herkesin yeni kararlar alması muhabbeti varken iyi oldu.
Hayatı kendim için, dolayısıyla da ailem için daha kolaylaştırmam gerek çünkü yıpratıcı olabiliyor.
Ayaz doğduktan sonra, hatta işe dönmeme az kala, ev işi-yemek düzenini oturtmam gerektiğini biliyordum. Aylar geçti, kendince bir düzen kuruldu ama olmuyor. Ben de dizginleri ele almaya karar verdim. Tam da yılsonu, herkesin yeni kararlar alması muhabbeti varken iyi oldu.
- Bunlardan biri işte; haftanın menüsü.. Tabii ki dışarı çekacağız, tabii ki canımız dışardan birşeyler de söylemek isteyebilecek. O zaman düşündüm ki ya o günün menüsünü es geçeriz ya da işte o "kalanlar" yazan günlere ilave olmuş olur. Ayrıca kolay menülerle başladım ki kendimi zora koşmayayım ve sıkılmayayım.
- Diğer plan; evdeki temizlik ve çamaşır günlerini bir rutine oturtmak. Ancak bunun bir kısmı yalnızca bana bağlı değil ve bir türlü organize edemiyorum. Yeni yılla birlikte son kez konuşacağım.
- O hafta hatta o ay içinde kendi yapacağım, planlayacağım ev ile ilgili işlerimi yazma ve yazdığım süre içinde kotarma planım var.
- En önemli olarak; Ayaz için oyun gurubu oluşturma ve bu grubu da organize etme, aylık rutine bağlama planım var.
- Ayaz için aktivite listesi oluşturma ve Berrin'i de buna göre yönlendirme planım var.
26 Mayıs 2010 Çarşamba
Ek Gıda V (Son Durum)
Son durumda günlük rutin aşağıdaki şekilde oluştu:
07:00/ 07:30 Emzirme
08:00/ 08:30 Kahvaltı
09:30 Yoğurt
10:00 Uyku
12:30 Emzirme ya da Sebze Püresi (Eğer ben eve gidebilmişsem önce emziriyorum)
14:00 Emzirme ya da Sebze Püresi
15:00 Uyku
17:00 Emzirme
18:00 Meyve
20:00 Muhallebi, Mama ya da Çorba
21:15 Emzirme ve Uyku
Sekiz aylık olduktan sonra akşamları mama ya da muhallebi yerine evde yapılmış çorbalardan verebileceğimiz söylemişti. Ben de mümkün olduğunca bu çorbalardan hazırlıyorum. Genelde biz yemek yerken 18:30 gibi bizimle atıştırıyor, biraz da çorba içebiliyor. Duruma göre saat 20:00 deki çorbasını ya da mamasını yarım ölçek veriyorum.
Evde hazırladığım çorbalar; ekşili köfte, tavuk suyuna düğün çorbası, tavuk suyuna şehriye çorbası.. Bunlar dışında başka ev çorbaları da verilebilir tabii ama ben şimdilik sadece bunlardan verdim.
Ayrıca bizimle beraber evdeki sebze yemeklerinin de tadına baktı. Mesela türlü yaptığımda çorba yerine türlü verdim. Semizotu verdim. Pilav verdim. Yemekleri az tuzlu yapıyorum ki Ayaz'a da tattırabileyim.
Ona özel yaptığım hiçbir şeye tuz ya da şeker koymuyorum. Bize yapılan çorbalara da Ayaz için ayırıp sonra şeker koyuyorum.
Bir yemeği ya da çorbayı en fazla bir kez ısıtarak veriyorum. Yani iki gün veriyorum.
Ayrıca eline kemirmesi için meyve dışında havuç ya da salatalık da veriyorum bayılıyor :)
07:00/ 07:30 Emzirme
08:00/ 08:30 Kahvaltı
09:30 Yoğurt
10:00 Uyku
12:30 Emzirme ya da Sebze Püresi (Eğer ben eve gidebilmişsem önce emziriyorum)
14:00 Emzirme ya da Sebze Püresi
15:00 Uyku
17:00 Emzirme
18:00 Meyve
20:00 Muhallebi, Mama ya da Çorba
21:15 Emzirme ve Uyku
Sekiz aylık olduktan sonra akşamları mama ya da muhallebi yerine evde yapılmış çorbalardan verebileceğimiz söylemişti. Ben de mümkün olduğunca bu çorbalardan hazırlıyorum. Genelde biz yemek yerken 18:30 gibi bizimle atıştırıyor, biraz da çorba içebiliyor. Duruma göre saat 20:00 deki çorbasını ya da mamasını yarım ölçek veriyorum.
Evde hazırladığım çorbalar; ekşili köfte, tavuk suyuna düğün çorbası, tavuk suyuna şehriye çorbası.. Bunlar dışında başka ev çorbaları da verilebilir tabii ama ben şimdilik sadece bunlardan verdim.
Ayrıca bizimle beraber evdeki sebze yemeklerinin de tadına baktı. Mesela türlü yaptığımda çorba yerine türlü verdim. Semizotu verdim. Pilav verdim. Yemekleri az tuzlu yapıyorum ki Ayaz'a da tattırabileyim.
Ona özel yaptığım hiçbir şeye tuz ya da şeker koymuyorum. Bize yapılan çorbalara da Ayaz için ayırıp sonra şeker koyuyorum.
Bir yemeği ya da çorbayı en fazla bir kez ısıtarak veriyorum. Yani iki gün veriyorum.
Ayrıca eline kemirmesi için meyve dışında havuç ya da salatalık da veriyorum bayılıyor :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)