Hazal büyürken etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hazal büyürken etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2018 Cuma

tatil mi dediniz?

Yeni hafta sonu geldi ben hafta başında başladığım yazıyı ancak tamamlıyorum. Gecen hafta sonunu long weekend dediğimiz gibi değerlendirdik. Epeydir istediğim kayak tatiline gidebildik çok şükür. Gittik de ne umduk ne bulduk?

dersten önce hazır ve nazır :)

Çarşamba gecesi Uludağ'a vardık. Babaanne & dede bizi orda bekliyorlardi zaten 4 gündür. Oh ne güzel. Ertesi sabahtan itibaren Hazal inanılmaz iştahsızdı. Cuma öğleden sonra da ateşi çıktı. Çıkıtı değil fırladı diyebilirim. 39-40 civarında devam eden bir ateş. Pazar sabahına kadar da devam etti. Bu arada kayınpederimi de yüksek tansiyondan acile götürdük. Bütün bunlar olurken de azimle eve dönmeyip tatile devam ettik. Bizden korkulur!


tüm fedakarlıklar bu küçük kayakçı için, yoksaaa biz hiç kaymadık canım(!)

Ne yalan söyleyeyim, Hazal'ın başında gündüzleri babaanne mis gibi dururken ben de geceleri uyumayıveririm ne olacak, ha evde ha otelde filan diyerek kaldık. Ayaz ilk kez kayak dersi aldı ve yarım saat içinde de kaymayı başardı. Yine de ders iki saate yakın devam etti. İlk basta kayakların önü bağlıyken son iki gün çözdük normal kaydı.

burda da ünlü kızakçımızın ateşi çıkmadan hemen önceki neşeli halleri,
Bu sefadan sonra uyudu uyandı 38,2 ile ateş başladı

Biz de Ayaz'a hamile kalmasan önce gitmiştik en son 2008 kışı, 10 sene olmuş yani. Özellikle ben çok hevesliydim, Kartepe'ye kadar gidip kayamayınca içimde kalmıştı doğrusu. Başta biraz korksam da yüzme gibi kayak da unutulmuyormuş.


ilk gün karda mangal sefası

Uludağ gerçekten çok güzel bir yer, bir doğa harikası hatta. Marmaranın göbeğinde bu kadar ılıman iklimde böyle bir kayak merkezi inanılmaz geliyor bana. Biraz sahip olabildiğimiz imkanları böyle hayranlıkla dışarıdan izlemeli bence. 

ünlü kayakçı ve annesi



baba & oğul telesiyej

Ayaz sürekli babasıyla telesiyeje bindi çünkü ben yine bir telesiyej macerası yaşadım ama anlatmayacağım. Anlatsam mı? Özetle ilk bindiğimde inerken yuvarlandım tepetaklak heryerimi çarptım. Sonra acemilere yardım ettikleri için hep sol tarafa bindim. Taa ki ayaz babasıyla küzene kadar, o zaman evlat ağır bastı ve kendimi feda ettim, tabii ki bir daha düşmedim :)

işte karda yatırdık çocuğu, bu da kanıtı! 

bu çocuğu da yatırdık gerçi ama bu daha sağlam çıktı..

Dört günlük kayak tatili maceralarla sona erdi, yine deseler yine derim.. Özlemişim kaymayı, Ayaz'ın da bu işi kotarması en güzeli oldu tabii ki..

26 Ocak 2018 Cuma

Kartepe.. İlk kar tatili..

2018'e gezerek girdim çok şükür. Önce Amsterdam sonra Kartepe.. Hepside olmaz derken oldu, gidemem derken gittim. Hayat ağlarını bu şekilde ördü ve çok bilinmezli denklemlerim birden bire çözüldü. Bu konuya balıklama girmek istesem de kendimi tutup teğet geçiyorum şimdilik. Esas olaya odaklanıyorum ve birden bire ayağıma gelen ortaya gole çevirerek gittiğim 2 günlük kısa kar tatiline dönüyorum.

Ayaz doğmadan önce biz her yıl kaymaya giderdik, ben bayılıyorum kaymaya, Baran da seviyor diyebiliriz :) Aslında benden çok onun geçmişi var bu konuda, bana kendisi öğretmişti. Ayaz'dan beridir de hiç gitmedik maalesef. Bazen biz istemedik bazen de olmadı. Kış tatili fikri zaten benim hatta bizim için de çok yeni bir kavram. Eskiden tatil dedin mi deniz&güneş&kum aklımıza gelirdi. Başka alternatifler düşünmezdik ki. Ne mutlu ki bu kavram değişti de başka güzelliklerle de buluşur olduk.

Uzun girizgahtan anlaşıldığı gibi bu aynı zamanda çocukların ilk kar tatili oldu. Anneler ve çocuklar olarak gittik tatile, babaları ektik..

ilk gün, karsız gün

Vardığımızda karların aslında buz olduğunu görmek ve yağmur yağıyor olması epey moralimizi bozsa da çocukları eğlendirdik. 

bu guzellikler benim mi?
Guzellikler de benim sol alt kosedeki parmak da :)

karsız günün kartopu etkinliği

Abimin eşi ve yiğenlerim, kuzenimin eşi ve yiğenim, ben ve bizimkiler olarak 8 kişilik bir ekiptik. Giderken bir Transporter araç ayarladık, dönüşte Vito. Giderken şöförün İstanbul'dan bir türlü çıkmayı becerememesi bizi gerse de yolculuklarımız oldukça rahattı. Kapıdan bindik otelin kapısında indik. O kadar çocukla aksini düşünemiyorum zaten.

çocuklara tulum kadar yakışan bir giysi daha var mı acaba?

Zaten dağda tek otel var ve biz de orada kaldık. Yataklar rahat geniş ve temizdi. Genelde temizlik açısından iyiydi otel, yemekler filan vasat ve fiyatlar yüksek tabii ki.. Sucuk ekmek - 25, Türk kahvesi - 15, çay - 5 lira gibi.. Bir çok tesis var otelin etrafında ama sanırım farklı işletmeler ama üç aşapı beş yukarı böyle fiyatlar. Kızak kiralama da 1 saat 40 lira o da burada not olsun.

tulumdan bahsetmiş miydim:)

Otelin içinde çocuklar için şu elektronik aletlerin/ oyuncakların olduğu bir yer var. Bunun dışında başka birşey yok. Gündüz zaten karla geçiyor, gece de uykuyla. Yine de hani bir top havuzu, bir ablanın gözetiminde bir oyun odası aradı gözlerim.

..ve karlı gün..

Gittiğimiz gün yağmur yağsa da gece kara çevirdi ve hiç durmadı. Sabah kalktığımızda heryer bembeyazdı. Tam kaymalıktı diyebilirim. Peki kaydım mı? Tabii ki canım kızakla! Ne demişler neye niyet neye kısmet :)

anasının oğlu :)

Beklentiyi çok yüksek tutmayınca, illa şunu yapalım demedikçe, kendini yıpratmadıkça mutlu oluyor insan. Laf aramızda erkekleri ektiğimiz iyi mi oldu ne? Gerçi ben özellikle Hazalla telesiyeje bindiğimde çok aradım kocamı. 

işte Seniha hariç bizim ekip, o da kamera arkasında

Bir daha gidebilirim. Biz 1 gece kaldık, en az 2 gece kalınmalı ya da günü birlik gidilmeli. Çünkü o kadar hazırlığa bir gün bavul açıp ertesi gün toplamaya değmiyor. Ya hiç bavulsun bir yedekle gidip dünülsün ya da gittin mi biraz kalıp tadı çıksın. Kayabilirdim mesela :) Ayaz'a da ders aldırmak istedim ama fırsat olmadı..

Böylece Ocak ayı bitmeden yılın ikinci kaçamağını yapmış oldum. Darısı diğer ayların başınaaaa...



6 Aralık 2017 Çarşamba

Pollanna, uyku vs..

Dün Ayaz'ın ödevlerini kontrol ederken, daha doğrusu sorduklarına yardımcı olurken aklıma geldi. 22 tane farklı kelime il cümle kurmaları gerekiyormuş. Benin dahi zorlandıklarım oldu, mesela "Toplumsal paylaşım". Biri de "iyimserlik" idi. İşte aklıma hemen Pollyanna geldi. Nasıl bir iştahla okumuştum ben küçükken. Ağababamın(biz baba tarafında dedeye ağababa diye öğrendik, ama kendimiz öyle öğretmedik :)) muazzam bir kütüphanesi vardı. Bize maalesef bir sayfa bile kalmadı o kütüphaneden hatıra. Aile işleri işte. Ben o kütüphaneden, güzelce bordo deri ile ciltlenmiş ve kapağın sağ alt köşesinde ağababamın ismi yazan kitabı okumuştum. Bir defa o özen, o kıymet size kitabın, okumanın ne kadar önemli olduğunu hissettirmeye başlardı. Heralde 10 kez kadar okumuşumdur.

 işte bunun gibi bir kütüphaneydi


Hemen Ayaz'a Pollyanna'yi anlattım 4-5 cümle ile ve evdeki versiyonundan okumaya başladım. Maalesef akşam kitap okumaları Hazal tarafından baltalanıyor. Bir totosunun üstüne oturup dinlemiyor ki genellikle onun ilgisini çekecek renkli kitaplar okumaya çalışıyoruz. 5 sayfa kadar okuyabildim sadece ve Ayaz'ı hemen içine çekti konusu.

evdeki kapağın görselini bulamadım

Bakalım başarabilecek miyim yatmadan önceki okuma seanslarında kitabı bitirebilmeyi?
Hazal'ı erken uyutabilmeyi, bu aralar iyice zorlaştı çünkü.

Aslında tekrar bir uyku eğitimi için kendime güç bulmayı umuyorum, özellikle babalarının evde olmadığı önümüzdeki 3 gece için.

4 Aralık 2017 Pazartesi

hafta sonu..

Biraz da hafta sonundan mi bahsetsem? Aralik basi bahar havasini goren Istanbullu instagrami ele gecirdi. Biz de eksik kalmadik tabii. Gerci story cikti cikali ben normal foto koymaz olmusum :)

Cumartesi basketten ciktigimiz gibi babaannelerini ve yengelerini de yanimiza katip solugu Masukiye'de aldik. Cok da guzel yaptik. Biz Masukiye'de restorantlarin oldugu bolgede biraz ileride Selale Restaurant'i tercih ediyoruz. Tercih ediyoruz dedigim 2. gidisimiz zaten ama ortam guzel ve ferah, cocuklar icin genis alan var.


Hii! Araba koltuguna oturtmamislar cocugu! Yaptik iste bir eski usul affediverin. Bu seyahatimizde babaanne koltugunda istirak etti kucuk hanimefendi :)

Su asagidaki foto Kartepe'ye cikarken Sakli Vadi'de cekildi. Boyle yamaca dogru sallaniyorsun senin de bir icin cekiliyor! Bence nefis birsey. Bir dahaki sefere burayi da deneyebiliriz cunku calisanlar cok sempatikti, ufak bir cocuk oyun alani var kapali kisimda. Cay ictik yemekleri denemedik.

  Ogullarini yamaca dogru ittiren aile! Ya sallanirsin ya kilicimin tadina bakarsin :)

Burasi oyle ortada bi otelin onu, uygun bulduk poz vermek icin

Burasi da Selale Restaurant( Yaramazlik icinde var)

Pazar gunu ogleden sonraya kadar daha bir dinlenerek gecti ve iki cocugum da uyanikken kitap okudum yeayyy. Sonra hepsini parka gonderdim. Kuzenimin aileye yeni katilan bebegini gormeye gidecegimiz icin Ayaz'i geri cagirdim. O gelmek istedi cunku. Hazal'a alternatif sunamadim. Bahcede kaldi ablasiyla. Biz kactik. Mis gibi bebek kokusunu icimize cekip donduk.

Mutfaktan bir kare ve tabii ki hepsi onun

Pazar gununun akillarda kalan diyalogu soyle gelisti;
Hazal: Anne ben bahceye ciktim, sen kitap okudun. Sonra ben eve geldim sen yoktun. Seni bulamadim.
Anne: Evet canim benim, ben migrosa gittim bak sana bunlari aldim. Tabii ki hepsi senin. (yoksa gezmeye filan gitmedim sensiz)

Yalanci ve cocugunu ekmis gezmeye gitmis, ustune bir de kokorec yemis, alisverisini de yapmis anne olarak icim rahat ve huzurlu bir sekilde, bebelerimle ilgilendim. Yani birinin eline ipad digerine telefon verip bir sonraki gunun yemegini hazirladiktan hemen sonra!!!

Iyi haftalar!


7 Mart 2017 Salı

Hazal 2 yaşında!

Kızım kızanım 2 yaşına gelmiş de bunu da paylaşmayayım mı?

İyi ki doğurduklarım :)

Birisi mutfak almış "Yaşasinnn"

Abisi kardesine (yoksa kendine mi) hediye olarak bu güzel mutfağı tercih etti. Ayaz oynar sanıyordum ama Hazal da başından ayrılmadı. Bir kaç günümüz kurtarılmış gibi geçti.

Nasıl iki yıl geçti, bebeğim nasıl iki yaşına geldi anlayamadım. Al işte Hazal da büyüdü mü şimdi?

İki yaş sendromuyla birlikte geldi tabii ki. Evde en çok duyulan kelimeler "Ben","Benim" oldu bile.

Özlemle beklediğim güzel, akıllı kızım benim.. İyi ki doğdun :)


26 Nisan 2016 Salı

hafta sonu..

Cumartesi günü abimlerle annemde buluştuk. Çocukların çocuk bayramını kutlamak için desem biraz abartı olabilir tabii. Program kendi kendine gelişti. Önce Hazal'ı emanet edip yengemizi alıp Ayaz'ı İngilizce dersine götürdük. Senoş'la bize de bedavadan Üsküdar'da gezecek 1 saat kaldı böylece. Acele tarafından bir kaç mağaza gezildi, 40 yıllık kasabımızdan etler alındı. Meşhur Üsküdar fırınlarından birinden çaylık bir şeyler alındı. Hop Ayaz dersten alındı :) Gittik tekrar anneme.. 1 saat kadar muhabbetten sonra Senoş'la aldık çocukları parka götürdük. Ayaz ve Hazal ilk kez birlikte kaydılar.

ağabey, kardeş kaydıraktan kaymaca

Mest oldu tabii ikisi de. Kimse parktan çıkmak bilmedi. Ayaz bir su isterim krizine girdi. Onun dışında bir yaramazlık yok. 

ağabey, kardeş sallanmaca

Parklardaki kaydırakların elektrik üretmesinden hiç hoşlanmayan Emir kaymadı, onun yerine Hazalla salıncak sefası yaptı. Bizimki istese sallanabiliyor ama istemiyor. Oturduğu gibi salıncağa önündeki emniyeti açıp iniyor.


iki kuzen eğlenmece

Hep Hazalın gönlü yapılmadı, iki kuzen birlikte de parkın tadını çıkarttı. Parktan sonra hemen oranın çarşısını gezdik, işte ne bileyim kuru üzüm istediler, içecek istediler, su istediler, çevirme tavuk istediler hepsini aldık. İstekler de insaflıydı zaten. 

Döndük anneme, Yediler oynadılar, gece sekiz civarı herkes yollandı evine.


bu video pazar günü meşhur zürafalı parktan :)

Pazar günü önce gösteri için okula gittik, sonra planımız Barış Manço'nun evini ziyarete gitmekti, sözüm vardı Ayaz'a. Trafiğe bakalım dedik gitmek ne mümkün? Bazı yollar kapalı olduğu için kalanlar da kilit olmuş.

İkna ettik oğlumuzu, gittik burnumuzun dibindeki zürafalı parka. Parkta zürafa şeklinde bir kaydırak olduğu için adı böyle kaldı. Buz gibi havada bir de dondurma yedi mi keyfine diyecek kalmadı. 

Peşi sıra ödevlerini bitirmek kaydıyla istediği kadar tv hakkı verdim kendisine, Bir ara benimle fasulye ayıklarken görüldü. Hafta sonu da böylece bitti.

Minik kuş mu? Ona zaten ne kadar o sokak o kadar mutluluk demek :)

İşte çocuklar gibi şen olmak bence bu demek..

18 Nisan 2016 Pazartesi

haydi çocuklar bahçeye..

İtiraf ediyorum.. Biraz oyalanın, güzel güzel kendi kendinize vakit geçirin istiyoruz. Anne&baba ne oynasak diye peşimizde koşmayın ve biz de vicdan azabı çekmeyelim istiyoruz. Çok güzel oynayın, çok keyif alın ve bütün enerjinizi harcayıp akşam da erkenden ve hemencecik uyuyun istiyoruzzzz! İşte bu yüzden hoşgeldin bahar :) Yaşasın parklı bahçeli günler :)


Bu aralar Ayaz okuldan gelir gelmez kendini bahçeye atıyor ve en az 2 saat kendisini evde göremiyoruz. Zaten eğer çıkmamışsa ki çıkmaması için evde olmaması gerekiyor, arkadaşları kapıya dayanıyor hemen.


Hazal desen kapıdan birisinin çıktığını görmesin hemen gidip ayakkabılarını alıp kapıya dikiliyor. Yürümeyi de iyice ilerletti. Şu sıralar en büyük hedefi koca koca merdivenleri tırmanıp kaydırağın tepesine dikilmek.

Bu aralar bizde haberler böyle.. Ne demiştik yaşasın güzel havalar :)


29 Şubat 2016 Pazartesi

baby finger ın dogum gunu partisi..

Ayaz'ın İngilizce derslerinden mütevellit evde bol bol İngilizce çocuk şarkısı dinler olduk. Aşağıdaki de Hazal'ın favorisi. O "chu chu tv" sesini duyduğunda ağzı kulaklarına varıyor. Hatta ilk kelimelerinden biri de "beybi" bu da buraya yazılsın.


Biz de evimizde beybi fingırımızın doğum günü partisini yaptık büyük kocaman ailemizle. Gelebilen gelemeyen herkes sağolsun. Çok stres yaptım evde onca kişi nasıl olacak diye ama su gibi aktı herşey maşallah. Öyle böyle değil çocuklarla kırk kişi kadar olduk. Herşeyi böyle kolay olsun beybimin.

Parti Hazal'ın defilesi şeklinde geçti, Oscar Ödül Töreni'nin kırmızı halısına taş çıkarttı bebeğimiz.

parti başlamadan sakin sakin 

Ayaz'ı eğlenceden alamayınca doğum günü kızıyla fotoğraf çekildik. Benim kollar sumocu gibi çıkmış valla o kadar değil, zayıfladım aslında.

Ayaz'ın Mickey pastasından sonra bayan Mini'ye de Minili pastamız


Ailem

Güzel soframın fotoğrafını çekmemişim, çok üzüldüm.


Balerin Mini

Bu kız kısmının kıyafetleri de çok güzel oluyor, çok zevkli, herkese tekrar teşekkürler..

Anneannesi ve tütülü güzel

Nice senelere bebeğim!






24 Şubat 2016 Çarşamba

İyi ki doğdun Hazal'ım..


Canım, canımdan öte kızım. Bir sene ne kadar çabuk geçti anlamadım. Hayatımızda ne büyük bir boşluk varmış da haberimiz yokmuş. Şimdi ağabeyine soruyorum da Hazalsız bir hayat düşünebiliyor musun diye, hayır asla diyor o da bütün sevgisiyle..

Geçen sene bugün aldık seni kucağımıza, iyi ki aldık, iyi ki bizi seçtin. Hayatta hep mutlu olmanı diliyorum. Büyüdüğünde, benim kadar olduğunda ne mutlu çocuktuk biz, ne sevgi doluyduk, iyi ki böyle bir ailem, böle bir çocukluğum olmuş demeni sağlayabiliriz umarım.

Evimizin en taze neşesi, seni ne kadar çok sevdiğimi bir bilsen, anlatamam yaşadığım hislerimi..
İyi ki doğdun!

23 Şubat 2016 Salı

hafta sonu..

Her zamanki gibi pek bir hareketli aksiyon dolu hafta sonunu geride bıraktık. Cumartesi sabahı baba ve oğulu yüzme kursuna yollayarak başladım hafta sonuna. Sonra aman boşver işi gücü dedim. Uyku vakti gelene kadar minnoşumla oynadım. Sonra onu uyuttum ve yine boşverdim ben de uyudum. Şimdi bile ne iyi yapmışım diyorum. Evin erkekleri dışarıda karınlarını doyurup sadece Ayaz'ın çantasını almak için uğradılar ve İngilizce dersine gittiler. Ben de o arada kızımla birlikte toparladım ortalığı.

Sonra Hazal'ı uyutup hazırlandık akşam için, sonra da dersten Ayaz'ı da alıp eşimin teyzesine gittik. Kalabalık aile çok güzel bir akşam geçirdik. Zaten bizim ufaklar hem kalabalık hem aile biraradaysa bayılırlar, tadını çıkartırlar.



Hazal uyumadı o gürültüde ve eve dönerken uyudu yaşasın. Pazar günü de bu kez ailecek karşıya gittik, Ayaz'ı dedesi havuza götürdü biz de babaannesine gittik.

Oradan tekrar bizim yakaya Hazal Hanıma doğum günü için kıyafet aramaya alış veriş merkezi gezmesi yaptık. Neyse ki o işi de hallettik.

Bu hafta bizim kutlu doğum haftalarımızdan biri :) Şimdi hazırlıklar başlasın.. İyi haftalar..

22 Şubat 2016 Pazartesi

sömestr tatili..

Rahat rahat evdeyim, oğlumla tatil geçireyim dedim. Daha pazar günü Ayaz oldu mu hasta. pazartesi de Hazal hastalandı. İki günü yoktur bir şey dinlenirler geçer diyerek geçirdim. Geçmeyince doktora gittik. Nur topu gibi İki boğaz yolları enfeksiyonumuz vardı. Bu durumda Hazal Hanım da antibiyotikle tanıştı.

Atibiyotik çocukları çabucak toparlayınca sıradaki haftayi ziplenmiş tatil gibi geçirdik. Pazar günü abimler geldi, pazartesi Ayaz için bir ilk olan bowling oynamaya gittik.


hiç labut devirememelerine rağmen çocuklar gibi şenler.. 
bir dakika gerçekten de çocuklar değil mi?

Ertesi gün başka bir alışveriş merkezinde sinemaya götürdük bu kez. Biz de Hazal Hanım'la  gezdik. Uyku gözlerinden akmasına rağmen gözünü hiç kapatmadı. Oradan gecenin finalini anneannesinde yaptık. 

Çarşamba Ayaz babasıyla ofise gitti. Böylece ben de bir gün tatil yaptım. 


Hazal Hanımcığım

Perşembe kuzenimiz Ada Defnelere gittik, babaanneler gelinler hep beraberdik. Bu kez gecenin finalini babaannesinde yaptık. Ertesi gece de orada kalıp cumartesi İstinye Park'a gittik. 

koca kazık görünüyor ama daha küçücük

Hastalıktan yeni kalktıkları için bizim için oldukça tempoluydu ve maalesef büyük organizasyonlara giremedim. Yine de çok eğlendik, önemli olan da bu.

zararlı şeyler yemiş ve içmiş, maskesini de kapmış mutlu Ayaz Bey

Karnesini de unutmayalım, hepsi çok iyi. Bir de öğretmenini çok seviyor demiş miydim, kanıtı aşağıda;

öğretmeninin prensi Ayaz (sıfat öğretmenine ait ben uydurmadım)

20 Şubat 2016 Cumartesi

ilk ayrılık ilk kavuşma..

Hafta sonu kaçamağından dönüyoruz bir heyecan bir mutluluk. İnsan hafta sonu bitiyor diye sevinir mi? Bebeğine kavuşacaksa sevinirmiş. Baktım babasında da bir iddia bir kendine güven, kızı kollarını açıp ona kavuşacak bekliyor. Abisi zaten uyuyor. Bense silahlarıma güveniyorum.

Vardık eve kapı açıldı ve salonun kapısından Hazal bebek göründü. Dört ayak ama koşar adım, yüzünde koca bir gülümseme "memme, memme" diğe bacaklarıma tırmandı. Kaptığım gibi koşar adım kavuşturdum isteğine biraz keyif bir iki gülücükten sonra hop babasının kucağına.

O gün bugündür de o kelimeyi söylemiyor. Biz yokken de söylememiş zaten. Çok sakinmiş, hiç sorun çıkmamış. Annem depresyondaydı, kendini uykuya verdi diyor mübalağa yaparak.

konuyla alakasız Hazal Hanım fotosu

Bunun üzerine ben her gün işten geldiğimde aynı heyecanı bekledim ama yazdım ya olmadı. Olmamasından da memnunum ama içerde bir deli anne de var sanırım. Sadece perşembe akşamı gelip gidip sıkı sıkı sarıldı. Sanırım duygularını daha az ifade eden bir çocuk olacak.

Bir yaşında bebenizi bırakıp kaçamak yapabilirsiniz bir şey olmuyor. Tavsiye bile ediyorum. Hatta büyük olan için tadından yenmiyor. Yine eskisi gibi bütün ilgi, alaka onun üzerinde. Yine onun beyefendiliği ön planda. Hem ne biz süründük ne Hazal. Özledik ama hepimize de bir motivasyon gelmedi değil.

Zaten bu yaz ikisini de bırakıp kaçamak yapmayı da hedefliyorum :)

14 Eylül 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Bu kez hafta sonu yazısı perşembe gecesinden başlıyor. Anne tarafımdan en küçük kuzenimizi evlendirdik.

düğüm mekanımız çok güzeldi, boğazda yalı.. daha ne olsun :)

Hazal Hanım & Anneannesi

Hazal da ilk kez bir düğünde arz-ı endam etmiş oldu. 19:30 gibi gittik, nikaha da yetiştik. İki saat kadar sonra da gelin odasında Hazal'ı emzirip uyuttum. Sonra 23:00' te biz kalkana kadar bir daha da uyanmadı. Eve gelince uyandı. Sabah oldu zannetti. Bizden 1,5 saat kadar sonra da abimler bize geldi. Onlara da bol bol gülücük dağıttı. Bu arada Ayaz eve gelir gelmez uyumuştu :)

annem & teyzem & ben & yengem

cuma delikanlılar havuz keyfinde.. 

Cuma çocukların keyfi olsun diye ben de havuza girdim. Hava güzel olmasına rağmen su buz gibiydi. Oradan da çıkıp toplantıya gittim. Sonra da dönüp Emir Hakkı'nın doğum gününü kutladık.


çocuğa oyuncak alınır :)

 süslü güzel

Cumartesi İkea'ya gittik evdeki kızlar olarak. Dönüşte küt oynadık, ben kazandım. Pazar günü Efe'nin 1. yaş gününü kutladık. Oradan aynı zamanda nikah şahidimiz olan bir aile dostumuza ziyarete gittik. Dönünce de Efe'nin doğum gününe gelenlerin bir kısmı bize geldi. Bu hafta Hazal'ı bol bol süsledim, bu kıyafeti haftaya üzerine olamayacak ne de olsa. Çok çabuk büyüyor.

Çarşambadan beri ek gıdaya ufak ufak geçiş yaptık. Üç gün öğleden önce meyve verdik. Cumartesi sebze çorbasına da geçtim. Daha yemeyi bilmiyor kuzucuğum. Özellikle şeftaliyi çok sevdi bu da tarihe not olsun.

Herkese iyi haftalar.


24 Ağustos 2015 Pazartesi

hafta sonu..

Bu hafta sonumuz da oldukça sakin geçti. Cuma gününü evde yemek ve hafta sonu için atıştırmalık hazırlıklarıyla geçti. Yine bu kekten yaptık, oğlumla birlikte ilk kez poğaça yaptık, başarılı oldu ama az oldu. Ayaz'la yine cuma günü kurulan minik pazarımıza gidip bol bol meyve aldık.

Akşam ben çok sevdiğim arkadaşlarımla(eski iş yerimden kadim dostlarım) yemekteydim, her birimizin doğum gününde yemeğe çıkıyoruz adet olarak. Ben yemeğe Hazal'ı da götürdüm. Baran ve Ayaz da sinemaya gittiler. Hazal hiç rahat vermedi, üstüne üstlük kimselere de gitmedi, ağladı. Tam uyuttum derken gözlerini açtı, ben iflas etmek üzereydim ki Babası ve ağabeyi geldiler, Hazal'ı da alıp eve gittiler. Ondan sonra rahat bir nefes alıp sohbetin tadını çıkardım.

Cumartesi klasik ev günümüzdü dinlendik, bir ara hep beraber bahçeye çıktık, dolaştık.

Pazar bu kez sevgili kuzenimin düğününde giyecek bir şeyler bulmak için alışverişe çıktım. Annem ve Hazal'la birlikte. Girdiğimiz ilk mağazadan beğendim ve aldım. Zaten bildiğimiz bir yerdi ve annem de elbisesini oradan almıştı. İnanılmaz indirim vardı bu sayede annem aklımın kaldığı bir diğer elbiseyi bana hediye olarak aldı.

şirinlik mi yapsam yaramazlık mı?

Sonra eve gittik çocukları yıkadık, Hazal'ı uyutmam iki saati buldu. İlk kez bu uyutma seremonisinde gerildim. Normalde ikinci anneliğin verdiği deneyimle böyle olsa bile sorun etmiyordum. Gerildim çünkü evdekiler yemek bekliyor, fırında yemek pişiyor her an yanabilir ve ben biraz Ayaz'la ilgilenmek istiyorum. Kendime telkin filan da yapamadım, gerildim şiştim işte. Ne zaman ki uyuttum gerginliğim bir yarım saat sonra ancak geçti.

Ayaz da üzüldü, hatta yatarken böyle şeyler olmasın lütfen diye ayar verdi bana.

Hafta sonunu elektrikli bir şekilde kapasak da bunu havadaki elektriğe bağlıyor ve sezonun son tatiline çıkacağımız bu hafta herkese iyi haftalar diliyorum. Çarşamba yolcuyuz kısmetse bu kez istikamet Kemer..