23 Temmuz 2015 Perşembe

iki çocukla seyahat.. tatil yapmaca.. dinlenmemece..

Başlıktan da anlaşılacağı gibi yan gelip yatamayacağımı biliyordum da bu kadar dinlenemeyeceğimi hatta bu kadar yorulacağımı bilemedim. Çünkü bizim tatilimiz anne&baba&çocuk&bebek ve babaanne&dede olan bir tatildi. Dört büyük tuş olduk diyebilirim. Tabii ki paslaştık, paylaştık, yattık zaman zaman yayıldık ama sonuçta elde var sıfır. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. Yalnız kafaları boşalttık mı derseniz benimki bomboş oldu. Hiç birşey düşünemedim.

Kampa vardıktan sonra valizleri odalara attık, park yatağı üç kişi kan revan içinde kurduk. Artık bu işi öğrendim, dönerken tek başıma kapattım, korkun benden. Temizlik yaptık annemle. O gün biz denize giremedik. Erkekler girdi. Bir de son gün girmedim onun dışında fırsatları kaçırmadım.

Neden bilmem aslında gündüz uykusu uyuduğumuz da oldu, geceleri geç yatmadık, sabahları erken kalktık, Hazal'da bir gece hariç iyi uyudu ama her uykudan çamur gibi kalktık. Sıcaktan mıdır, temiz havadan mı, ikisi birden mi?

Allah ne gülen boyalar yaratıyor!

Hazal denize ilk kez bu tatilde girdi. Havuzu kuruldu, önce havuzda oynadı, ardından denize girdik pek hoşlanmadı. Başka bir gün havuz suyu ısındı, şişelerde suyu ısındı, sıcak suyla alıştı, denize götürdük ve kurum kurum kuruldu hanımefendi. Sırtını babasına yasladığında pek rahattı, ayrılınca mızmızlandı. Sırtı babasında kendi denizde güzel güzel süzüldü. Yine başka bir gün bu kez Ayaz da vardı. Hazal babasında Ayaz bende yapışık denizlendik.

Ayaz bizimle birlikte sala, oradan öbür sala, oradan en uzaktaki iplere her yere yüzdü. Oynadı battı çıktı. Hele son gün balık adam olmuştu resmen. Sadece çıkarken bazen yorulup babasının sırtında dönüş yaptı nazlı böceğim.

Dedesi zaten Ayaz'ın en yakın arkadaşı. Bol bol birlikte takıldılar. Gece gezmesine giderkense Ayaz'ı da götürdük. Akşamları bizimle takılabilsin diye gündüz uyuttuk. Uyumadan önce biraz dirense de o uykulardan uyanmak bilmedi.

Hazal çoğunlukla gece uykularına yatarken olay çıkardı. Ağladı susmak bilmedi. Bazen 5 bazen 15 dakikayı bize dar etti.

gülen boyaların şahı

Hande, Ayaz'a gülen boya adını takmıştı, gerçekten bebekken ağzını kocaman aça aça gülen, gülünce gözleri de gülen bir bebekti. Hala da çok güler yüzlüdür, gözleri parlar. Kardeşi de ondan eksik kalmadı. Allah hep güldürsün evlatlarımı.

canımız cicimiz Selenimizle manzara eşliğinde

Gece gezmesini Selenlerle yapmıştık. Sonra bir de babaanne ve dedelerin katılımıyla işte bu güzel manzarada kahvaltı yaptık. Bir gece mangal yaptık ki yapacağımıza pişman olduk. Rüzgardan bir şey anlamadık, o gece fırtına çıktı zaten.

Bayramın ikinci günü kampın mahşeri kalabalığından kaçıp Kuşadası'na gittik. Başka bir kalabalık karşıladı bizi. En azından rahat rahat yemeğimizi yedik.

Zaten bol bol yedik, kilo almış olabilirim. Artık Hazal da beş aylık olduğuna göre kilo verme çalışmaları başlasın.

Dönüşte Beni yine İzmir'e bıraktılar. İzmir'in yeri benim için her zaman ayrıdır.Babamla gidişlerimizi, gezmelerimizi hatırlatır. Baba kokusunu tattırır bana.

Bir tatilin daha böylece sonuna geldik.

iki çocukla seyahat.. bavul hazırlamaca..

Yazıyı gitmeden önce yazmaya başladım, ancak şimdi tamamlayabildiğim için, ne gerekli ne gereksiz fark ettim ve daha fideli bir yazı oldu efendim.

Yola çıkmadan önce hem Salı akşamı hem de Çarşamba akşamı, ben bu işi bir saatte bitiririm dedim her iki gece de saat 1'de ancak yerime oturabildim. Ne var bunda demeyin olmadı işte bir türlü..

Sonuçta;

Baran&Canan için 1 büyük çanta
Ayaz&Hazal için 1 orta boy çanta
Ivır&Zıvırlar için 1 orta boy çanta
Hazal&Canan'ın önden İzmir'e yapacağı seyahat için 1 küçük çanta
Ayaz&Baran'ın yolda değiştirmeleri için 1 sırt çantası

hazırlandı.

Bunlara ilave bir de park yatak ve puset vardı. Puset uçakla gideceğim için bendeydi. Gerisi babaanne ve dedenin valizleriyle birlikte bagaja girdi. Bazıları "Bundan az eşya götürenin elini öperim" diye iddialı bir cümle de duyulmuş olabilir.


bu güzeller benim mi? inanamıyorum

Asıl hedefim valizlerin hazır halini görüntülemekti ama kısmet olmadı işte.

Neler eksik kaldı?

Her zaman lazım olan fakat her tatilde unuttuğum bebek pudrasını yine unutmuşum. Bunu biz kullanıyoruz, bebelere kullanmıyoruz. Başka da birşey unutmamışım oley. Hımm bir de kendi diş fırçamı unuttum ama kocacığım ilave edivermiş sağolsun. Bir de.. yok yok valla billa bu kadar.

yüzü gözü çizili ayak yiyen bebek

Bebeler için neler aldım?

Bu tabii herkesin ihtiyacına göre değişir.

  • Biz bir akşam arkadaşlarımızla çıkmayı planladığımız için pompayı ve orada olmadığını tahmin ettiğim için küçük su ısıtıcısını aldım. Sadece bir gece için epey fazla yer tuttular ama değdi.
  • Pişik kremi, bepanten bol bol kullandım.. Bebe yapı aynı şekilde bol bol kullandım. Bunun dışında bebeler için götürdüğüm hiçbir ilaca gerek olmadı. Aslında götürmeyebilirdim de çok merkezi bir yerdeydik çünkü ve arabamız da vardı. Gerektiğinde ilaçlara ulaşabilirdim. 
  • Bebelere tırnak makası, çok çok lazım oldu özellikle Hazalın tırnakları akşamdan sabaha uzuyor maşallah, yüzü gözü de devamlı çizik içinde.
  • Yine onlar için aldığı ve temiz kalan kıyafetler oldu. Bir kısmı aynen geri geldi ki özellikle uzun kollu ve kalın olanlar. Neyapabilirim, geceleri soğuk dediler sıcaktan uyuyamadık. Ayaz için aldığım tüm altlar kullanıldı birkaç tişört temiz kaldı sadece
  • Kendim için götürdüğüm herşeyi tepe tepe giydim, az bile götürmüşüm. Evimizin babası için de bir şort bir iki tişört temiz geldi ki çok ekonomik kullandığı için olabilir.
  • Hiç tabak bardak vs. götürmedim gerek de olmadı. 
  • Kendime lüks olarak fazladan bir topuklu ayakkabı götürmüştüm değdi de.
  • İncik boncuklarımı fazla fazla götürdüm. Hiç sakıncası yok, hem değişiklik ve süslenme olarak beni tatmin etti hem de yer tutmadı.
  • Alt açma bezlerinin sonuncusuyla geri döndük. Normal bezleri neredeyse bitirdik. Sadece mayo bezleri hemen hemen hepsi geri geldi. Onu da ben götürmemiştim, İzmir'den Melisciğim takviye etmişti.
  • Bir havlu fazla götürmüşüm ki o da yedekti. Herkeslere birer banyo birer plaj havlusu, iki el havlusu bir de baş havlusu yetti.
  • Ayaz'a oradan da ekstra bir terlik aldık, babasının sitili giymek istediği için.
Ne demiştim "Bundan az eşya götürenin elini öperim" tabii ki çok daha azı olurdu ama o zaman da keyfi olmazdı. Benim elimden gelen budur. Bir sonraki bavul bu bilgiler ışığında hazırlanacaktır.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

yazı yazamama günü..

Bir heves tatilden dönerken, daha yolda daha İzmir'deyken gördüm 32 canın gittiğini..
Şimdi nasıl paylaşırım mutlu tatil fotoğraflarını..


Bugünlerde içimiz böyle dışımız böyle..
Allah düşmanımın başına vermesin, analarına babalarına sevenlerine sabır versin..

Biliyorum yine yazacağız yine güzeller güzellerimin fotoğrafları olacak bu sayfada, şimdi içimden hiç mi hiç gelmiyor ama.

Ateş düştüğü yeri yakıyor.. Bu da beni çok ama çok kötü hissettiriyor, sonra hayat devam ediyor..

10 Temmuz 2015 Cuma

abbas modu..

Malum bayram haftasına gelirken mazlum İstanbul halkı olarak yurdun dört bir yanına dağılmaya başlıyoruz. Siz bu satırları okurken ben de umarım İzmir semalarında hatta 35.5 Karşıyaka'da boy göstereceğim. Hazal ve ben halamın yanına biraz baba kokusu almaya gidiyoruz. Evet halamı ayrı özlüyorum, bir de bonus olarak bir tutam babamı görmüş gibi oluyorum. Hazal Hanım'da büyük halası ve İzmir'deki teyzeleri, dayısıyla tanışacak. Cumartesi de babamız ve Ayaz'ımızla buluşup Gümüldür/Özdere'ye geçip bu yılın deniz tatili sezonunu açacağız. Babaanne ve dede de olduğu için arabaya sığamadık, taştık biz de Hazal'la uçağa transfer olduk.

Ayaz ve anası

Ayaz'la aynı yere gidip ayrı yolculuk yapmak çok tuhaf geliyor. Sanki daha önce hiç ayrılmamışız gibi duygusallaştım biraz. Anne-oğul biz zaten duygulanmaya meraklıyız, ayrılığa hiç gelemeyiz, görünmeyen göbek bağımızı kesemeyiz bir türlü. Mantıklıyız, olması gerekeni yapıyoruz, olay çıkarmıyoruz ama hissiyatımız aynı, duygusal, melankolik yapıdan çıkamıyoruz ki normalde ben hiç melankolik değilimdir(tamam duygusalım kabul ediyorum). Sabah sabah bana birşey olursa çocuğuma nasıl bakması gerektiğini de anlattım babasına ritueli  tamamladım.

Önümüzdeki günlerde yeni bölümde;

Hazal Hanım'la ilk yolculuk nasıl geçecek?
Çocuklarına doyamayan çalışan anne çocuklarına doyabilecek mi?
Bir kitap olsun okuyabilecek miyim?
İki çocukla ilk tatilde bizi neler bekliyor?

Az sonra..

8 Temmuz 2015 Çarşamba

dördüncü ay.. Hazal..

Hazalcım canım ile ilgili son güncellemeyi de not alalım;

Kilo: 6650 gr.
Boy: 69 cm.

Bu ay kontrolünde pek usluydu. Rota aşısının ikinci dozunu aldı kontrolde. Diğer aşıları cuma günü sağlık ocağında yaptırdık önceki yazıda da belirttiğim gibi.

Son zamanlarda kendisine iyice bir oturma isteği gelmişti. Ben de 3 ay yatsam ben de sıkılırdım doğrusu. Tecrübeli ebeveyn olmanın farkıyla biz zaten, destekleyerek oturmasına izin veriyorduk zaman zaman. Artık dört aylık bir cüce olduğu için resmi olarak da oturabilir kendisi. Oturmakla da yetinmiyor ayağa kalkmak istiyor. Gülücükler aldı başını gidiyor. Bir de göz süzmeler var ki sormayın gitsin. Çenesi düşük zaten.

En belirgin özellikleri:

  • Uslu bebek kendi kendini oyalıyor. Ancak ilgi isterse kucak isterse sıkıysa almayalım çığlığı basıyor.
  • Oyun halısında çok güzel oyalanıyor.
  • İştahlı olacağının sinyallerini veriyor. Aşı, vitamin ne versek çapçup götürüyor. Birkaç kez emziğini salata suyuna dokundurup verdim çap çap çap, dün elimle karpuz verdim yine çap çap çap emiyor.
  • Birden bire çığlığı basarak ağlaması var, düşman başına.
  • Artık birşeyleri tutabiliyor. Yakamıza yapışabiliyor mesela.
  • Yüzüne güneş gelirse, ışık gelirse çok huylanıyor.
  • Soyunmak, altını açtırmak, banyo yapmak en büyük zevkleri.
  • Ayaklarını yakalamak da başka bir keyfi
  • Otur karşısına konuş başka birşey istemez 

7 Temmuz 2015 Salı

hafta sonu..

Tatilden önceki son haftasonu olması münasebetiyle benim için oldukça sevimliydi.

Cuma günü, Ayaz'ın 11.15'te uyanmasıyla yeni bir rekora imza attığımız gün olarak kayıtlara geçti. Üzerine bir saate yakın kardeşiyle birlikte yatakta keyif yaptı. O bir saatte bana kaldı. Ani bir kararla Ayaz'ı havuza götürdüm. Baktım yataktan çıkacağı yok, baktım güneş var hava da fena değil, hemen kahvaltını edersen havuza inebiliriz sanırım dedim ve işte sonuç:

 derinlere atlayan oğlum

Hazal'ı uyutup inmiştik. Gelince önce oğlumu iyice bir yıkadım, ardından kızımı ve en son kendimi. Sonra da sıradan bir ev günü geçirdik. Hatta akşam üstü biraz kestirmişim. Öğleden sonra saatin kaç olduğuna hiç bakmamışım. "Timeless" yaşamışım. Telefonun çalıp kocamın geldiğini öğrenince saatin ve evde yemek olmadığının farkına vardım. Hemen Ayaz'ı bahçeye saldım, kızı emzirdim ve 1 saat içinde haftasonumuzu kurtaracak 3 çeşit yemek yaptım. Tabii bir önceki akşam kayınvalidemin gönderdiklerinin de katkılarıyla.

haftasonu güne hep bu güzellerle başladım

Cumartesi ve Pazarı da yarın kahvaltıya dışarı çıkalım, boşver evde yapalım, öğlen gideriz, neyse evdekileri yeriz, akşam mı çıksak derken Pazar akşamı eve yemek söyleyerek geçirdik. Site sınırlarının dışına çıkmadık. Pazar günü ailecek havuz sefası yaptık ve Hazal ilk kez pusetinde uyumayı başardı. Hatta yine Pazar günü bir bölüm Game of Thrones bile izledik. Baya verimli geçmiş. Çok kalabalık olduğumuz ya da çok gezdiğimiz haftasonlarını seviyorum ama arada böyle sakin geçirmek de süper oluyor.İlaveten Ayaz da hiç bahçeye bile çıkmadı tüm Cumartesi-Pazar. Hepimize bir rehavet gelmiş demek ki. Tatil için yapılacak alışverişleri de haftaiçine bıraktım. Bavul hazırlamak namına tek yaptığım hazırlanacak bavulları ortaya çıkarmaktı. Çılgın bir hafta beni bekliyor. Herkese iyi haftalar..

3 Temmuz 2015 Cuma

sosyete pazarı..

Çekmeköy sosyete pazarı Ekşioğlu Beşyıldız Mira Evleri'nin hemen yanındaki pazar alanında Cumartesi günleri kuruluyor. Bu kısımda sadece giyecek vb şeyler satılıyor. Bu hafta keşfettiğim ise yiyecek pazarının da hemen bir parelelindeki sokakta kurulduğuydu.

Pazar bildiğiniz pazar işte, uygun fiyatlı güzel şeyler var. Birkaç güzel tezgah keşfettim. Biri alt kapıdan girince hemen sağdaki çocuk tezgahıydı. Bunu daha önceki gidişimde de tespit etmiştim. 2 yaştan başlayarak 12-13 yaşa kadar güzel penye tisörtler şortlar var. Bir diğeri ise yine aynı girişten ilk soldaki sokağa sapınca olan karışık tezgah. Kadınlar için güzel şeyler var ama karışık dediğim gibi aradan seçmek gerekli. Bunun dışında başka güzel yerler de var ama tarif etmem mümkün değil. Ayrıca incik boncuk tezgahları da oldukça verimli ve fiyatlar çok uygun.



Aldiklarimin hepsinin resmini çekemedim ama incik boncuklarımı çektim. Küpeler 5 er lira, yeşil bilekliklilerin tanesi 2 lira, renkli bileklik 10 lira ve sac bantlarının tanesi 1 lira. Yaz takı kreasyonum şimdilik bu kadar. Yeni pazar maceralarında görüşürüz..

2 Temmuz 2015 Perşembe

nostalji..

Temmuz ayı geldi başladı biz hala yazı göremedik. Arada birgün için gösteriyor kendini ardından hop gelsin yağmurlar gitsin rüzgarlar. İşte önümüzde yine bir uzun haftasonu ve üç gün yağmur. Bu hüzünlü konuyu burada noktalayıp dünü anlatmak istiyorum.

Dün süpriz yapıp dedemlere iftara gitmeye karar verdik. Annem mamaları hazırladı, ben işten çıkınca gidip bebeğimi doyurdum toparlanıp çıktık.

İşte Üsküdar, tüm çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği yerler. Arabayla Duvardibi'nden Çiçekçi'ye doğru döndüm ve yola devam edemedim, Çiçekçi'nin ve çocukluğumun, anılarımın cazibesine kapılıp Çiçekçi'nin içine saptım. Dümdüz indim ve işte orada Harem Palas Apartmanı. Hemen altı zaten Karlık Bayırı ve dünyanın en güzel manzarası. Ayaz'a babaannemin evinini gösterdim. Karlık bayırında bir mola verdik. Arkada Kız Kulesi manzarasıyla bir sürü resim çekildik.

Karlık Bayırı'nda canlarım ve arkada kulem

Dün iş yerinden çıktığımda, anneme gittiğimde ve yolda gereksiz bir sinir, bir neye çatsam hali vardı üzerimde. Farkındaydım ve kendimi tutmaya çalışıyordum tutabildiğim kadar. Sebebi uykusuzluk mudur, yoksa dün sinir olduğum birkaç kişinin düşüncesizlikleri midir, tüm bunların hepsi midir bilmem. Sonradan fark ettim ki Duvardibi'nden Çiçekçi'ye saptığımda gitmiş bütün elektrik üzerimden.

Mola bitince Oradan itfaiyeye doğru eskiden hep abimle yürüdüğümüz yollardan arabayla devam ettik. İlkolulumu gördük, abimin, benim, Gökte'nin, dayımın ilkokulunu. Sonra geldik bizim meşhur Tahririye Sokağına, Postane Yokuşunda yer de bulduk mu tamamdır şimdi Konak Apartmanındayız, dedemdeyiz. Hayatımın en uzun yıllarını geçirdiğim apartmandayız artık. Yolda buralarda oturmalı dedi annem, onun sözünü ben de iliklerime kadar hissettim.

Bizi görünce nasıl sevindiklerini anlatamam. Hazal Hanım'ın büyük dedesine ilk ziyareti bu. Nazan Teyzem dedi ki "Ah bu yakınımda olsa hergün giderim ben buna", gelir de biliyorum. Benim yerim onda onun yeri de bende ayrıdır.

Soframızı kurduk, özçekimimizi de çekip gönderdik teyzemlere, dayımlara. Oh dedim iyi ki iki çocuk yaptım. Kalabalık ne kadar çoksa o kadar iyi. Keşke halim de vaktim de olsa da daha kalabalık olsak :)

Çocuklarımdan da minimum ikişer torun bekliyorum şimdiden söyleyeyim.