27 Temmuz 2010 Salı

On ay, onuda biribirinden güzel ay..

Onuncu ayımız da bitti. Bazen ne kadar büyüdüğüne inanamıyorum. Daha dün sağından soluna dönemeyen miniğim, pıtır pıtır emekliyor, jet gibi sıralıyor, neredeyse yürüyor. Onuncu aydan kısa kısa..
  • Üstteki iki diş efendi, sonunda teşrif ettiler.
  • Bol bol çene düşmesi durumları baş gösterdi.
  • Özellikle sinirliyken konuşma hızına inanamıyorum.
  • Anne, baba, anneanne, dede, memme, mama, mımmmm kelimeleri mevcut, gerisi anlaşılmaz.
  • Efendim, bir kabın içinde olan makarnaları kaşıkla çıkarmaya çalışma, sıkılınca, elle boşaltma, o da yetmezse kabı başaşağı etme en favori oyunumuz..
  • Bu makarnaları anneyi gıcık ederek "ağzına atma oğlum" cümlesini duymak için ağzına atmak, yetmedi kabı ağzına boşaltmaya çalışmak bu oyunun en zevkli kısmı(ama ben de gıcık olmuyorum artık, ben de oyun yaptım bunu)
  • Hemen hergün dışarı çıkartmaya çalışıyorum. Akşamları dışarı çıkartamadığımda oyalamak zor oluyor. Ev artık yetmiyor oğluma..
  • Algılar müthiş açık, herşeyi kaydediyor.
  • Gece uykuları sanki biraz düzene girdi. Benim düzenli dediğim hali tabii iki kez uyanmak, bunlardan birinde de tam uyanamamak ama uykuyada tam geri dönememek suretiyle anneyi de bir saat uyanık tutmak şeklinde oluyor.
  • Aklına estikçe anneye yapışmak.
  • Ama keyfi yerindeyse de özgürlüğünü ilan etmek..

En sevdikleri.. Ennnn yaptıkları, aklıma gelenler işte böyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder