19 Ağustos 2011 Cuma

2011 ilk tatillllllll...

İlk tatil diyorum çünkü sonradan açıldık arap atları gibi. Bayramda bir daha deniz ve güneş bizi belkiyor.

Dolu dolu altı gece yedi günümüzü Marmaris'ta Turunç Otel'de geçirdik. Otel dışında gezemedik, gezmek de istemedik. Sadece akşamları otelin önündeki sahil yolundan Turunç'un içine geziler yaptık. Zaten küçücük bir yer. Sevimli ve küçük bir belde. Marmaris, İçmeler gibi yerleri sadece uçakla-otel arasında aktarma yaparken görebildik, gayet sevimli göründüler kendileri gözüme..

Sabah gidişimiz sabahın köründe olduğu için 04:00'te uyanıp 04:30'da evden çıkmak zorunda kaldık ki, hiç tavsiye etmem. Zaten hemen herşeyi son dakikaya bıraktığım için iki buçukta yatmıştım. Şükür ki Ayaz uçakta uyudu.

Yolculuk ve otele varışımız süper geçti, Ayaz'dan yana hiç sıkıntımız olmadı. Yalnız hayatımda ilk kez kulaklarım tıkandı, geçmesi de akşamı buldu. Havaalanından transferle otele gittik ve yerleştik ve uyuduk. Mutlu son yani..

İlk gün hemen plaja indik ve Ayazım oğlum mayosunu giyer giymez denize doğru yürümeye başladı ve girdi. O gördüğünüz mutlu mesut deniz fotoları daha ilk günden. Kendisi simitten ve daha sonra anlatacağım üzere kolluktan hiç hazetmedi, serbest takılmayı tercih etti.

Su kuşu kimliğiyle bize süper anlar yaşattı. Ancak ayakları yere basabildiğinde daha mutluydu. Çakılla karışık kumlarla oynamaktan çok zevk aldı. Pıtır pıtır yürüdü.. Özgürce dolaştı, su taşıdı su boşalttı. Enerjisini bol bol kullandı. Hem öğle hem de akşam uykularına sızarak daldı. Her ikisinden de uyanmak istemedi zorla uyandı. Hatta biz uyumasın, animasyonladan parktan faydalansık istesek de o dayanamadı. Yanıbaşımızda pusette uyuyakaldı. Demek ki hiç mi hiç harcayamıyormuş enerjisini benim oğlumcum. Çocuk dediğin sokakta büyümeli ama nerde bu zamanda o şans.

Bunun dışında bol bol yedi, garson olan Volkan Abisinin peşinden koştu. Ne içersin oğlum sorusuna ya "portakal" ya "ayran" dedi. Burada senin kolandan yok dedik ikiletmedi.

Son günlere doğru hadi havuzu da deneyelim dedik. Havuza denizden de çok bayıldı. Tabii su daha sıcak ve tuzlu değil, daha çok işine geldi. Havuzun içindeki alçak kısımdan derinde duran babasının üstüne bol bol atlayış yaptı. Hatta burada babasını hep bana tercih etti ki tarihe not düşmeden geçemem. Haklı çocuk ben de olsam ben de onu isterdim.


Bunun dışında da bol bol "Hayır" dedi. İki yaş sendromunun tüm marifetlerini sergileyerek nasıl bir yılın bizi beklediğini gösterdi. Uykusu geldiğinde en yapışık anneci çocuktan beterdi. Açık büfeyi bir gönül rahatlığıyla gezebilmişliğim yoktur. Sağolsun kocacım ikimizi de elleriyle besledi.

Biz de sabah oğlumuzla uyandık, öğlen oğlumuzla uyuduk, öğleden sonra onunla kalktık ama akşam kendisine eşlik edemedik uyurken, baş başa kaçamaklar yaptık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder