25 Haziran 2009 Perşembe

Eğitim Notları I - (Hamilelikte Duygu Durumu/ Anne-Baba-Çocuk İletişimi ve Eğitimi)

Anneliğe hazırlanmak için elimdeki fırsatları değerlendiriyorum. Bunlardan biri de kontroller için gitmekte olduğum hastanenin doğum öncesi eğitim programı. Bu program iki farklı dönem için gerçekleştiriliyor. Yaklaşık olarak 26.haftanın öncesi ve 26. haftanın sonrası hamileler için iki ayrı grup oluşturulduğunu söyleyebilirim. Ben sadece bir eğitim var sandığım için ilkini kaçırmıştım. Ancak ikisinin çoğu dersleri ve konuları aynı olduğu için fazla birşey kaçırmadığımı öğrenince sevindim. Tüm eğitimler konusunda uzman kişiler tarafından veriliyor.
Konuya gelmeye çalışıyorum gelemiyorum o nedenle direk bu yazının amacı şudur demek isterim "eğitimde öğrendiklerimden özellikle unutmak istemediklerimi buraya not düşmek ve okuyanlarla paylaşmak."
Eğitim Programımız;
  1. Doğumda Anestezi/ Doğuma Hazırlık ve Doğum
  2. Gebelikte Egzersiz
  3. Hamilelikte Duygu Durumu/ Anne-Baba-Çocuk İletişimi ve Eğitimi
  4. Bebek Bakımı ve Sağlığı
  5. Bebek Beslenmesi
  6. Sağlıklı Bebek İzlemi/ Bebeklerde Sık Karşılaşılan Problemler(0-18 Ay)

İlk eğitimi daha sonra yazacağım(ikinciye katılamadım), tazeyken üçüncüsünden bahsetmek istiyorum. Yine maddelerle;

  • Öncelikle doğum öncesi stres ve doğum sonrası sendromundan bahsedildi. Bu süreçler için en iyi çözümün güvendiğimiz tüm insanları etrafımızda toplamamız, süreci onlarla atlatmamız ve ciddi boyuttaysa tabii ki uzman desteği almamız gerekiyor.
  • Doğumdan sonra hergün 10 dakikayı, ististasız kendimize ayırmalıyız. Bu kahve keyfi olabilir, gazete keyfi olabilir.. İçinde iş içermeyen keyif alacağımız birşey olmalı.
  • Bebekle ilgilenirken çevremizdekilerden yardım alabiliriz ancak herkesi çok karıştırmadan kendi kurallarımızı koyarak aşırı müdahelelerden uzak durmalıyız.
  • Bebeğimiz için iki yaşına kadar tv pek de iyi bişey değil. Herkesin kurtarıcısı lan bab.y.tv ya da reklamlar gibi kurtarıcılara yönelmemeliyiz. Çünkü eğitim/ öğrenme üç boyutlu olmalıymış arkadaşlar. İki boyutlu öğrenme diye birşey pek yokmuş. Örnek çok güzeldi; televizyonda görünen elmanın pek bir anlamı yok, tabii aynı anda elimizde bir elma olup, tadını, kokusunu, şeklini göstermiyor ve anlatmıyorsak.. ki bunları yaptığımızda da televizyonda bir elma görmesine gerek yok zaten.
  • Eğitici oyuncaklar birden çok duyuya hitap eden oyuncaklarmış. Bunu ihmal etmemek lazım. Aynı anda hem görme hem duyma mesela.. Hatta ne kadar çok duyuya hitap ederse o kadar iyiymiş, çünkü o kadar çok uyaran veriyormuşuz bebişimize.. Yine örnek; bir kitapta resmi olan bir köpeğin tüylerinin de olması dokuma hissine de hitap etmesi hatta dokununca havlaması ya da birkaç top aldık mesela bunların birbirinden farklı olması(renkleri dokuları vb.)
  • Dikkatttt! Dokunma hissi genelde ihmal edilirmiş, etmeyelim :)
  • Bebişe her ihtiyacı olduğunda meme vermeliymişiz, her ağladığında değil. Zaten iyi gözlemle ağlamaların arasındaki farklar belli oluyor. Bunu yeğenlerimden de biliyorum.
  • En keyifli kısma geldik; babalara seseleniyorum.. Gerçekten baba olmak/ olmamak sizin elinizde. Başlangıçtan itibaren her aşamanın içinde olmanız en güzeli. Bu bebeğinizle olan bağı güçlendirecek.
  • Annelere sesleniyorum.. Başta biz, sonra anneanneler babaanneler derken babalar dışarda kalabiliyormuş. Bunun böyle olmaması, eşimizi, sevdiğimizi, bebişimizin babasını teşvik ve anneleri ve tabii kendimizi frenlemek de bizim elimizde.
  • 0-3 yaş arası eğitim çokkkkkk hatta en önemli. Bu nedenle çalışacak olsak bile bebeğimize bakacak kişi de çok önemli. Ama o ne kadar iyi bakarsa baksın, ayırabildiğimiz vakitlerde bebeğimizle iletişimimiz ve onu geliştirmemiz daha da önemli :)
  • Bebek bakmak sadece karnı tok, sırtı pek, altı temiz gibi fiziksel ihtiyaçlar anlamına gelmiyor. Bunlar zaten bir şekilde kotarılıyor. Ancak onun zihinsel ve bedensel gelişimine katkıda bulunmamız, bunun için bilgili davranmamız gerekiyor(Bizim ve tabii bebişimizle ilgilenen ona bakan diğerlerinin). Bu nedenle bakacak kişinin bu yönlerde de bebişe hitap etmesi gerekiyor.
  • 0-3 yaş arası kreş pek tavsiye edilmeyip, oyun grubunu kesinlikle tavsiye ettiler.
  • Bütün bunların yanında her bebek doğduğunda bir de annenin doğduğu cümlesi vardı ki bayıldım. Evet biz kadınlar olarak çok şanslıyız. İçgüdülerimizde var bu. Ancak öyle pat diye olmuyor tabii. Kendimizi psikolojik olarak hazırlamalıyız, çevremizdekiler bize destek olmalı, farklı bir dönem olduğunun farkında olmalı. Öncelikle de babalara düşüyor bu iş tabii ki. Biz annelere de şu iş düşüyor yukarıda söylediğim gibi; bebeğimiz doğduğunda babanın da doğmasına yardımcı olmak.

Aklımda kalanlar bunlar. Zaten herkesin araştırıp okumaktan bir çok bilgisi var. Ancak bire bir uzmanlardan dinlemek ve soru sorabilmek çok iyi oluyor. İmkanı olan herkese tavsiye ederim. Bildiğim kadarıyla bu eğitimlere katılmak için o hastanede doğum yapacak olmak gerekmiyor. Herhangi bir ücret de talep edilmiyor. Ben zaten bir aksilik olmazsa orada doğum yapmak istediğim ve doktorum da orada olduğu için doğrusu pek araştırmadım dışardan gelenlerden bir ücret talep edildiğini sanmıyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder