21 Ocak 2011 Cuma

Rahmi M. Koç Müzesi

Geçen hafta perşembe günü kocamla bir kaçamak yapıp izin aldık ve oğlumuzu da alıp Rahmi M Koç Müzesi'ne gittik. Çok güzel bir gün oldu. Biletler için daha önce burada yazısını yayınladığım arkadaşım Pınar'a tekrar teşekkür ederim. Olay şöyle gelişti çünkü, ben bu müzeye Ayaz'ı götürmek istediğimden ve malum indirim sitelerinde bileti çıkarsa alsın diye Baran'a söylediğimden bahsettim, Pınar da zaten çıktığını kendisinin aldığını ama son anda değişen planlar nedeniyle gidemeyeceklerini söyledi ve biletleri bize verdi.

Hava soğuktu ama yağış yoktu. Bu da bize yetti. Sabah kahvaltısından hemen sonra Ayaz'ı da alıp çıktık. Küçük filan diye düşünmeyin, çok ilgisini çekiyor. Sonuçta bizim bakış açımızla bakamasalar da kendi bakış açılarıyla farklı bir keyif alıyorlar bence. Bir defa apartman çocukları olarak, gezmeye dolaşmaya yürümeye ihtiyaçları va çünkü kışın kafese kapatılmış gibiyiz maalesef hepimiz.


Ayaz bu geniş alanlarda dolaşmaktan çok zevk aldı. Girişteki bisiklet ve motoru yanlarındaki butonlara basarak çalıştırdı, ancak çamaşır makinesini de aynı şekilde çalıştırınca korktu. Bir elektirikli süpürge aşığı olan oğlumdan çok daha iyi performans beklerdim ama onları çalıştırmaya cesaret bile edemedi. Arçelik'in robotu Çelik'ten direkt korktu zaten. Sonra basit fizik denetleyleri olarak düzenlenmiş sistemleri denedik ve ona da denettik. Aslında ne basit ama okullarda şu düzeneği bile kurup anlatamıyorlar ya çocuklara yazık. Bu en ufak noktanın bile düşünülmüş olması çok hoşuma gitti. Gezerken birçok okuldan öğrenciler gördük grup olarak gelen, oğlum minik abi/ablaları gördükçe bayıldı. Bu öğrenci gruplarından birine müze görevlisi tarafından anlatılan hikayeyi dinledik. Uzun bir süre dikkatle dinledi Ayaz da, hem dinledi hem de çocukları inceledi, sonuna kadar sabredemedi tabii. Arabalarla, at arabalarının önündeki atlarla(gerçek değil tabii ki), en son gördüğümüz trenlerle ilgilendi. Tren kısmında biraz sıkılmıştı ama üzerine çıkarınca ilgilendi. Sonra dışarda uçağa ilgi gösterdi hatta elini kaldırıp vuuu yaptı. En son Fenerbahçe vapuruna binip resimlerimizi çekip ayrıldık. Hepsini gezemedik çünkü çok büyük ve yanınızda bir minnoşla mümkün değil. Ayaz'ın uyku vakti ve harcadığı enerjiyle fazlaca uykusu gelmişti.

Gittik oralarda bolca bulunan uykulukçulardan birini seçip yemek yedik, Ayaz'ı doyurduk, dışarıda bir çay içtik, o sırada sandalyede oturan oğlumuzun oracıkta uyuyakalacağını farkedince de arabaya atlayıp eve geldik. Yolda uyudu, eve çıkarırken ve hatta evde üstünü değiştirirken bile uyanmadı. Biz de yanına yatıp güzel bir uyku çektik ailecek.

Görmekten çok keyif aldığım, gezdikçe de gurur duyduğum bir müzeydi herkese tavsiye ederim. Sırada yunus gösterisi var çünkü sevgili kocam bilet almış. Sonra da Miniatürk var, ancak baharda güzel bir havada gidilecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder