18 Şubat 2011 Cuma

neler yapar bu kadar bir çocuk bütün gün?

Ayaz 17 aylık oldu neler yapıyoruz, ne oyunlar oynuyoruz yazmak istedim. Bu konuda eksiklerim var. Biraz daha renklendirmem gerektiğini düşünüyorum oyunlarını. Yazının en altına da daha neler yapmam gerektiğini yazacağım. Hatta mevcut yaptıklarımızda da ne gibi düzeltmeler yapmayı düşündüğümü yazayım da tam olsun. Bizde son durum şöyle;

Saklambaç: Genelde biz saklanıyoruz, evin herhangi bir yerine, o da buluyor ve hemen anında tekrar saklanmamızı istiyor. Biraz beklersek yeniden saklanmak için çıngar çıkıyor. Çok güzel arıyor, detaylı, ancak bazen es geçtiği oluyo o zaman "Ayaz" diye ses veriyoruz, sese yönelip buluyor. Esas kelime ise şu "Ayaz beni bulamaz, bulsa bile tu-ta-maz". Nadiren de o gidip perdelerin arkasına saklanıyor, bize sesleniyor onu bulalım diye.

Kitap, dergi vb. okumak: Özellikle sevdiği bir hayvan, nesne varsa o sayfayı açıyor ya da açmamızı istiyor. Ayrıca Meraklı Minik alıyoruz, beraber inceliyoruz. Hikaye okuma aşamasına tam geçemedik henüz, gece uyumadan önce sabredebiliyor sadece. Bunun için, kitapları ve dergileri ayrı ayrı düzenlemeliyim, onun erişebileceği bir yere koymalıyım (şuanda da çoğu onun erişebileceğiyerde ama karışık, yine de belli birini sitediğimizde bulabiliyor) diye düşünüyorum. Aslında yatmadan kitap okuma kısmını babaya havale etmek istiyorum. Adil değil mi?

Kaptan kaba makarna, mercimek vb. aktarmak: Makarnalarla başlamıştık çok daha küçükken, eliyle aktarıyordu o zaman, şimdi daha çok mercimek aktarıyor, yalnız bu oyunun sonu genellikle elimde süpürgeyle bitiyor.

Kaptan su içmek, yemek yemek: Her yemek öğününde onu kendi yemesi için teşvik etme sabrını gösteremiyorum, vaktim de olmayabiliyor. O üç beş lokma yiyene kadar biz yemeği bitirtiyoruz. Babası da destek olursa kendi kendine yeme kısmı daha uzun sürüyor. Henüz çok da becerikli değil. Ben de şöyle bir çözüm buldum. Vaktim olduğu, ya da mutfakta başka bir işim olduğu zamanlar, önüne bir tas su, bir de kaşık veriyorum. Kaşığa kepçe de diyebiliriz, mamaların içinden çıkan kaşıklardan. O da bayıla bayıla kendi kendine içmeye çalışıyor. Islanmasın diye kollu önlüğünü giydirip, üzerine de havlu seriyorum. Hem hastalanmasın hem de o bütün üstünü nasıl değiştireyim ben ikide bir di mi? Bazen de kaba yiyebileceği şeyler koyuyorum, mesela dün muz ezip koydum. Normalde elinde yer ama amaç kaşıkla yemeyi öğrenmesi.

Baharatlık ve Kürdan: Büyük delikleri olan bir baharatlığa, deliklerden kürdanları atıyor, boşaltıyoruz tekrar atıyor. Bir ileri seviyesi olarak hangi deliğe atması gerektiğini söyleyerek oynayabiliriz.

Ev işlerine yardım, ev işi yapar gibi yapma: Çamaşır asarken alt raflara o da birşeyler asıyor, bulaşık makinesinden çatalları bana veriyor. Tamam yavaşlıyorum ama bunları yapmasa ben de hiç yapamayacağım, o yüzden yardım sayılabilir. Elektrik süpürgesine ba-yı-lı-yor. Benimle birlikte süpürüyor. Eline geçirdiği bezlerle kah dolapları kah yerleri siliyor. Yemek yapar onun da birşeyleri kendince kesmesine -buradaki gibi- imkan vermeye çalışıyorum.

Ev aletlerinden oyuncaklar: Yeni bozulan ve yapılamayan mikseri ütü olarak kullanma, faraş ve el süpürgesiyle süpürme, tabii ki mutfak kaplarıyla oynama gibi pek çok şey.

Kutular: Değişik kutulara değişik materyaller koyarak keşfetmesini sağlıyoruz. Bazen de zaten içinde izim eşyalar olan kutuları keşfetmesini sağlıyoruz. Bunun her odadan bir eşya koyarak yerlerine götürmesini sağlayacak versiyonunu da denemek istiyorum.

Oyuncaklar: Oğlumun en sevdiği oyuncak kolbastı çalan ve oynayan bir eşşek. İki tanesini önce kötürüm bıraktı sonra da öldürdü. Şimdi üçüncüsüyle oynuyor. Bunun bir de bebek versiyonu var. Hiçbir eğiticiliği yok ama bayılıyor. Sarılıyor, öpüyor. Diğer bir favori oyuncağı, Fisher Price Türkçe Konuşan Eğitici Sandalye. Buna hem oturuyor, hem kitabıyla müzikleriyle ilgileniyor, şimdi bir de tırmanma fonksiyonunu(!) kullanmaya da başladı. Şimdilik öyle pek legolarla oynayım, ahşap bloklardan kule yapayım hevesi yok, ancak biz oynatırsak, biz yapıyoruz o bozuyor. İlgisi de çok kısa sürüyor. Bir de oyuncakları dönüşümlü olarak çıkarıyorum, böylece hepsinden birden hevesi geçmiyor.

Arabalar: Yeni yeni arabalarla oynamaya, onları sürmeye başladı, bunun üstüne biraz eğileceğim ki daha sonra kendi kendine de sürsün(çıkarcı anne).

Kalemler, boyama: Kalemle tanışması epey önce oldu ama çok ilgilenmiyordu. Şimdi boyama kitabını alıp olur olmaz çiziyor. Pek bir eğleniyor.

Oyun Hamuru: Oyun hamurlarıyla birlikte oynuyoruz, daha pek aktif değil ama eğleniyor gibi. Yalnız hala sonu tadına bakarak oluyor. Daha zamanı gelmediğini düşündüğümden şimdilik kaldırdım.

Diğer interaktif oyunlar: Biribirini kovalama, yataklarda zıplama, yer yatağına atlayıp ayakları havaya dikme, köpek ailesi olarak dört ayak üstünde dolaşıp havalama gibi gelişen spontane oyunlarımız var. Bir de buzdolabının üstündeki magnetleri bulaşık makinasına ordan tekrar buzdolabına taşıma gibi bir oyalama taktiğim var. Oyun sayılabilir mi bilmiyorum, buradaki anahtar "Sakın taşıma, ay ben sana oraya koyma demedim mi, bunlar burada dursun diyorum bak" şeklinde ters psikoloji yapmak.

Bunların dışında ipe boncuk dizmek, pet şişelerle bowling oynamak, tepsiyle birşeyler taşımak, yapıştırmalarla haşır neşir olmak, yeni kitaplar almak, kartlara kendi yapıştırdığım hayvan resimleri, tanıdığı objelerin resimlerini yapıştırıp bunlarla oynamak gibi planlarım var.

2 yorum:

  1. Gelişim süreci gayet güzel bence maşallah 41 kere.
    Evde kovalamaca ve yatakta zıplama her çocuğun en sevdiği şey galiba:))
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. tesekkurler, ben de boyle haftasonu pek giremiyorum, gec goruyorum yorumlari.. bizde hal oldukca zipliyoruz, kosturuyoruz.. ikiz buyutmek cok zor biliyorum ama belki biraz daha buyuduklerinde o zaman bu emeklerinizin karsiligini alirsiniz, oyun arkadasligi gorevine gerek kalmaz, birlerini bir guzel oyalarlar :)

    YanıtlaSil